Tarihçe-i Hayat - page 965

mü’minler taraf›ndan sar›l›yordu. Kanunlar, yasaklar, po-
lisler, jandarmalar, kal›n hapishane duvarlar›, onu
mü’min kardefllerinden bir an bile ay›ramad›. Büyük
mürflidin, talebeleriyle aras›na y›¤›lan bu maddî kesafet-
ler; din, aflk, iman sayesinde letafetler hâline geldiler.
Kör kuvvetin, ölü maddenin bu tahdit ve tehditleri, ruh
âleminin ummanlar›nda büyük dalgalar meydana getirdi.
Bu dalgalar, köy odalar›ndan bafllayarak, yer yer her ta-
raf› sard›; üniversitelerin kap›lar›na kadar dayand›.
Y›llard›r mukaddesatlar› çi¤nenmifl vatan çocuklar›,
mahvedilen nesiller, imana susayanlar; onun yoluna,
onun nuruna kofltular. Üstad›n Nur Risaleleri elden ele,
dilden dile, ilden ile ulaflt›, dolaflt›. Genç- ihtiyar, cahil-
münevver, sekizinden seksenine kadar herkes ondan bir
fley ald›, onun nuruyla nurland›. Her talebe, bir makine,
bir matbaa oldu. ‹man, tekni¤e meydan okudu. Nur Ri-
saleleri binlerce defa yaz›ld›, teksir edildi.
Gözlerinin nuru sönmüfl, iç âlemlerinin ›fl›¤› sönmüfl,
harabeye dönmüfl olan körler bu nurdan, bu ›fl›ktan
korktular. Bu azîz adam›, dillerden hiç eksik etmedikleri
“‹nk›lâba, lâikli¤e ayk›r› hareket ediyor” diye, tekrar tek-
rar mahkemeye verdiler; tekrar tekrar hapishânelere at-
t›lar. Kaç kere zehirlemek istediler. Ona zehirler panze-
hir oldu, zindanlar dershane... Onun nuru, Kur’ân’›n nu-
ru, Allah’›n nuru vatan s›n›rlar›n› da aflt›. Bütün âlem-i ‹s-
lâm› dolaflt›. fiimdi Türkiye’de, her teflekkülün, vatan›n›
seven herkesin önünde hürmetle durmas› lâz›m gelen bir
kuvvet vard›r: Said Nur ve talebeleri. Bunlar›n derne¤i
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 965
I
SPARTA
H
AYATI
okyanus.
zindan:
hapishane.
âlem:
dünya.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
aflk:
fliddetli sevgi, sevda, gö-
nül verme.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
hürmet:
sayg›.
Iman:
inanç, itikat.
ink›lâp:
de¤iflme, dönüflüm,
köklü de¤iflme.
kesafet:
bulan›kl›k, kir, aç›k
veya berrak olmama.
letafet:
latiflik, hoflluk, ince-
lik.
maddî:
madde ile alakal›, cis-
manî.
mahv:
yok etme, ortadan
kald›rma.
mukaddesat:
mukaddes,
kutsal, temiz ve yüce olan
fleyler.
mü’min:
iman eden, inanan.
münevver:
bilgili, kültürlü
kimse, ayd›n.
mürflit:
irflat eden, do¤ru yo-
lu gösteren, rehber, k›lavuz.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
panzehir:
zehirin tesiri gider-
me özelli¤i olan madde.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n
temeli ve sebebi olan manevî
varl›k.
tahdit:
hudutland›rma, s›n›r-
lama.
talebe:
ö¤renci.
tehdit:
korkutma, gözda¤›
verme.
teksîr:
ço¤altma, ço¤altma
makinesi.
teflekkül:
kurulma, kurulufl.
umman:
büyük deniz, derya,
1...,955,956,957,958,959,960,961,962,963,964 966,967,968,969,970,971,972,973,974,975,...1390
Powered by FlippingBook