kamafltrc enmuzeçlerini temafla edebilir. Bütün Türk
çocuklar, vatanlarnn bu kadar lâhî bir zekâya, bu ka-
dar muhteflem bir flahsiyete, bu kadar temiz bir insana
beflik vazifesi gördü¤üne iftihar edebilirler.
Evvelki gün onun bir mahkemesi vard. Bu mahkeme-
den iki fley ö¤rendik: Biri, asil ve genç Türk neslinin fa-
zîlet ve ulüvv-i ahlâka, yüksek inanç ve iradeye olan de-
rin saygs ve yüksek alâkas...
Di¤eri de, lükslerini, zenginliklerini, rütbe ve mevkile-
rini ve bugünkü fânî ve sefil varlklarn Türk milletinin
sefalet ve gerili¤inde arayan ve zehirli ilhamlarn ve di-
rektiflerini ve kuvvetlerini milletler aras gizli, devirici ve
bozguncu Türk düflmanlarndan alan bir soysuzlar ve ne-
sebleri belirsiz insanlarn taknd¤ tavr.
Binlerce münevver Türk gencinin teflkil etti¤i büyük
topluluktan bir miktar irkilerek zehirli, melun ve müfsit
kalemlerini korkak ve titrek dahi olsa sinsi sinsi aleyhte
kullanan ve artk modas geçmifl olan palavralarla bu ky-
meti küçümsemek isteyen gürûh.
fiöyle bir mukayese yapabiliriz: Üstad- Azamla (hâflâ,
mason üstad de¤il) muasr olan büyük adam ve Hindis-
tann kurtulufl rehberi Mahatma Gandi. Biri, ngiliz ce-
berutuna, ngiliz emperyalizmine ve onun korkunç istilâ
ve istismarna baflkaldrmfl ve yllarca büyük davasna
hizmet ederek ngilterenin bütün haflmet ve kudretini,
azîm iradesi önünde âciz ve meflûç bir hale getirmifltir.
Bizim bu tipte yetifltirdi¤imiz büyük insann mücadele ve
âciz:
zayf, eli yetmez, gücü yet-
mez.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
aleyh:
karfl, karflt.
azîm:
büyük.
ceberut:
zorlama, diktatörlük.
emperyalizm:
bir milletin baflka
bir milleti siyasî, dini, kültürel ve
ekonomik egemenli¤i altna alma
faaliyeti, sömürgecilik.
enmûzec:
nümune, örnek.
Evvel:
önce.
fânî:
ölümlü, geçici.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman ve
irfan itibariyle olan yüksek dere-
ce.
güruh:
cemaat, topluluk, ksm.
hâflâ:
asla, katiyen, öyle de¤il, Al-
lah göstermesin.
haflmet:
ihtiflam, heybet, büyük-
lük.
iftihar:
gurur, övünme.
lâhî:
Allahla ilgili, Cenab- Hakka
dair.
ilham:
içe, gönüle do¤ma, kalbe
gelme, gönle do¤an fley.
irade:
dileme, isteme, bir fleyi ya-
pp yapmama konusunda için
olan iktidar, güç.
istilâ:
ele geçirme, kaplama, ya-
ylma.
istismar:
sömürme.
kymet:
de¤er.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
mason:
dünyevi maksatlarla ku-
rulmufl, sk bir dayanflmay esas
alan komitac teflkilâtn mensu-
bu.
mefluç:
felç olmufl, felce u¤ramfl.
melun:
lânetlenmifl, kötülenmifl.
mevki:
yer, makam.
974 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
muasr:
modern, ça¤dafl.
mücadele:
bir gayeye ulafl-
mak için gösterilen ferdî veya
toplu çaba.
müfsit:
ifsat eden, bozucu,
bozan.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
mukayese:
karfllafltrma.
münevver:
nurlu, flkl, par-
lak.
nesep:
soy, sop, nesil, atalar
zinciri, silsile.
palavra:
yalana dayanan söz,
her hangi bir konuda, gerçe¤e
aykr söz veya haber, uydur-
ma söz.
flahsiyet:
de¤erli, yüksek kifli.
sefalet:
maddî ve manevî
yoksulluk sonucu meydana
gelen düflkünlük.
sefil:
alçak, afla¤lk.
sinsi:
gizli ve kurnaz bir flekil-
de kötülük yapan.
temâflâ:
hayretle ve dikkatle
bakma, seyretme.
teflkil:
oluflturma, flekillendir-
me.
ulüvv-i ahlâk:
ahlâkn yük-
sekli¤i; yüce ahlâk, yüksek
ahlâk.
Üstad- Âzam:
en büyük üs-
tad.
vazife:
görev.