1
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Çok aziz, çok mübarek, çok müflfik, çok sevgili Üsta-
d›m›z Hazretleri,
Risale-i Nur’u, himmet ve dualar›n›zla dikkat ve tefek-
kürle okudukça, bu muazzam eser külliyât›n›n t›ls›m-› kâ-
inat›n muammas›n› keflif ve halleden bir keflflaf oldu¤u-
nu, hâl ve istikbalin bir mürflid-i ekberi ve bir rehber-i
azam› oldu¤unu, yine dua ve himmetinizle idrak ediyo-
ruz.
Evet, Üstad›m›z Hazretleri,
Risale-i Nur’u okuyan her idrak sahibi anl›yor ki, Risa-
le-i Nur, gerek bu asr›n, gerekse önümüzdeki asr›n befle-
riyetini fikir karanl›klar›ndan kurtar›p, tenvir ve irflat ede-
cektir.
Risale-i Nur, yaln›z bu vatan ve millet için de¤il, âlem-i
‹slâm ve bütün befleriyetin ihtiyac›na cevap verecek bir
külliyat olarak telif edilmifltir. Bugün, tarihte hiç görül-
memifl bir fecaat ve felâket içersinde ç›rp›nan befleriyet
için, halâskâr olarak Risale-i Nur’a sar›lmaktan ve ne pa-
has›na olursa olsun, Risale-i Nur’un nuranî ve parlak ec-
zalar›n› elde edip, dikkat ve tefekkürle okumaktan baflka
bir kurtulufl çaresi yoktur. Risale-i Nur’u okuyan herkes,
bu hakikati idrak etmifl ve etmektedir. E¤er, biz muktedir
olsak, bu hakikati, kâinata naz›r bir mahalle ç›k›p, bütün
kâinata ilân edece¤iz. Fakat, madem ki buna muvaffak
olam›yoruz ve madem ki Risale-i Nur’un cihanflümul
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹slâm
dünyas›.
asr:
yüzy›l.
aziz:
izzetli, muhterem, sayg›n.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
cihanflümul:
dünya çap›nda,
dünya ölçüsünde.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ecza:
cüz’ler, parçalar, k›s›mlar.
fecaat:
ac›kl›l›k, yürekler ac›s›,
çok ac›kl› hâl.
felâket:
musibet, büyük dert, be-
la.
hakikat:
gerçek, esas.
hâl:
flimdiki zaman.
halâskâr:
kurtar›c›.
hall:
çözme, kar›fl›k bir meseleyi
flüphe edilmeyecek derecede
aç›klama.
himmet:
manevî yard›m, ihsan,
lütuf.
idrak:
ak›l erdirme, anlama, kav-
rama kabiliyeti.
ilân:
yayma, duyurma, bildirme.
irflat:
do¤ru yolu gösterme, do¤ru
yola yöneltme, gafletten uyand›r-
ma, uyarma.
istikbal:
gelecek zaman.
kâinat:
evren; yarat›lm›fl olan
fleylerin tamam›, bütün âlemler.
keflif:
gizli bir fleyi bulma, meyda-
na ç›karma.
keflflaf:
keflfeden, gizli bir fleyi
meydana ç›karan.
külliyat:
bir yazar›n bas›lm›fl
eserlerinin tamam›.
madem:
...den dolay›, böyle ise.
muamma:
anlafl›lmaz, çözülmesi
güç ifl, anlam› gizli ve güç anlafl›l›r
söz.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
muktedir:
iktidarl›, gücü ye-
ten.
mürflid-i ekber:
en büyük
mürflit, Hz. Muhammed ve
Kur’ân-› Kerîm.
müflfik:
flefkatli, merhametli,
sevgi ve ilgi gösteren.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
naz›r:
nazar eden, bakan.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›, parlak,
münevver.
rehber-i azam:
en büyük
rehber.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
tefekkür:
derin düflünme; efl-
yan›n hakikatini, yarat›c›n›n
s›rlar›n› kavramak ve ibret al-
mak için zihnen ve kalben
düflünme.
tefekkür:
derin düflünme; efl-
yan›n hakikatini, yarat›c›n›n
s›rlar›n› kavramak ve ibret al-
mak için zihnen ve kalben
düflünme.
telif:
eser yazma.
tenvir:
nurland›rma, ayd›nlat-
ma, ›fl›kland›rma.
t›ls›m-› kâinat:
kâinat›n t›ls›-
m›, evrenin gizli s›rr›.
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksanl›ktan tenzih ederiz.
984 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI