Tarihçe-i Hayat - page 985

k›ymetini bu derece, Üstad›m›z›n himmetiyle, idrak etmi-
fliz; flu hâlde, o nur ve feyiz hazinesi, irfan ve kemalât
menba› olan Risale-i Nur’u bir dakikam›z› bile bofl geçir-
meden, mütemadî ve devaml› bir flekilde her gün ve her
saat okuyaca¤›z ve bu u¤urda geceli gündüzlü çal›flaca-
¤›z, inflaallah. Fakat, her an, bütün ifllerimizde oldu¤u gi-
bi, bunda da büyük Üstad›m›z›n dua ve himmetiyle mu-
vaffak olabilece¤iz.
Hem, flu hakikat zahir ve bâhirdir ki: Bir kimse allâme
dahi olsa, Risale-i Nur’un ve müellifinin talebesidir, Risa-
le-i Nur’u okumak zaruret ve ihtiyac›ndad›r. E¤er gaflet
ederse, kendisini aldatan enaniyetine boyun e¤ip Risale-i
Nur külliyat›n› okumazsa, büyük bir mahrumiyete düçar
olur. Fakat, biz, idrak etti¤imiz bu muazzam hakikat kar-
fl›s›nda, befleriyetin halâskâr› ve milyarlarca insanlar›n
fevkinde olan bir memur-i Rabbanîye nas›l minnettar ve
medyun oldu¤umuzu tarif edemiyoruz.
Yine dua ve himmetinizle idrak etmifliz ki, Kur’ân-›
Kerîm’in bir mu’cize-i maneviyesi olan harika Risale-i
Nur külliyat›n›n bir sat›r›ndan etti¤imiz istifadenin bir
miktar-› mukabilini dahi ödemeye gücümüz yetiflmez.
Bunun için, ancak, Cenab-› Hakka flöyle yalvarmaya ka-
rar verdik:
“
Yâ Rab! Bizi ebedî haps-i münferitten kurtar›p, bâkî
ve sermedî bir âlemin saadetine nail edecek bir hakaik
hazinesinin anahtar›n› Risale-i Nur gibi nazirsiz bir ese-
riyle bahfleden sevgili ve müflfik Üstad›m›z› zalimlerin
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 985
I
SPARTA
H
AYATI
k›ymet:
de¤er.
mahrumiyet:
mahrumluk, diledi-
¤ini, istedi¤ini elde edememe, na-
sipsizlik, hissesizlik.
medyun:
borçlu, verece¤i bulu-
nan.
memur-› Rabbanî:
her fleyi terbi-
ye ve idare eden Cenab-› Hakk’›n
memuru, kulu.
menba:
kaynak.
miktar-› mukabil:
karfl›layan
miktar.
minnettar:
bir iyili¤e karfl› teflek-
kür duygusu içinde olan.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mu’cize-i manevîye:
manevî
mucize.
müellif:
eser telif eden, yazan.
müflfik:
flefkatli, merhametli, sev-
gi ve ilgi gösteren.
mütemadî:
aral›ks›z, sürekli, de-
vaml›.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
nazir:
benzer, efl.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur külliyat›:
Bediüzza-
man Said Nursî’nin yüz otuz par-
ça risaleden oluflan külliyat›.
saadet:
mutluluk.
sermedî:
ebedî, daimî, sürekli.
talebe:
ö¤renci.
ya Rab:
Ey Allah!.
zahir:
aç›k, âflikar.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan.
zaruret:
mecburiyet, zorunda ol-
mak, zorunluluk.
âlem:
cihan, evren.
allâme:
ilmî seviyesi çok yük-
sek olan âlim.
bâhir:
apaç›k, aflikar.
bahfl:
ba¤›fl, ihsan, verme.
bâkî:
ebedî, daimî, sürekli ve
kal›c› olan.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
duçar:
tutulmufl, u¤ram›fl, ya-
kalanm›fl.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
fevkinde:
üstünde.
feyiz:
ilim, irfan; ihsan, ba¤›fl.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allah’tan uzaklafl›p nefsin
arzular›na dalmak.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hakikat:
gerçek, esas.
halâskâr:
kurtar›c›.
haps-i münferit:
tek bafl›na
olan hapis, ehl-i dalalet için
ölüm ve kabir.
hârika:
ola¤anüstü.
himmet:
manevî yard›m, ih-
san, lütuf.
idrak:
ak›l erdirme, anlama,
kavrama kabiliyeti.
inflaallah:
‘Allah izin verirse’
manas›nda kullan›lan bir dua.
irfan:
yarat›l›fltan bilme, anla-
ma, Allah’›n s›r ve gerçekleri-
ni kavrama, kâinat›n s›rlar›n›
bilme kudreti.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kemalât:
kemaller, olgunluk-
lar, mükemmellikler.
1...,975,976,977,978,979,980,981,982,983,984 986,987,988,989,990,991,992,993,994,995,...1390
Powered by FlippingBook