Tarihçe-i Hayat - page 972

Bütün Müslüman dünyas›, bu kutbun cazibesinden
kendisini kurtaramam›flt›r. Türkiye’nin ›ss›z ve tenha bir
köflesinde do¤an bu nur, ziyas›n› Pakistan’lara, Endonez-
ya’lara kadar yaym›fl ve kendisiyle beraber milletimizin
de flan ve flerefine hâleler eklemifltir.
Ne yaz›kt›r ki, ba¤r›m›zdan f›flk›rm›fl, bize fleref kazan-
d›rm›fl, kararm›fl gönüllerimizi ayd›nlatm›fl, dalâlet yolu-
na sapm›fl insanlar› hak yoluna getirmifl olan bu muhte-
flem ve mübarek insan, bizden hürmet yerine sadece taz-
yik ve zulüm görmüfltür.
Fakat o, bundan ne y›lm›fl, ne de yolunu de¤ifltirmifl-
tir. Bilakis, o daha iyi biliyor ki, mücadelesiz, fedakârl›k-
s›z, ›zt›raps›z hiçbir dava kök tutamaz.
Ne de olsa, ne kadar biz bu güneflin ›fl›¤›n› söndürmek
istesek de onun nuru karanl›k gönüllerde birer mefl’ale
gibi yan›yor ve bizi ayd›nlat›yor. Bu, büyük insan›n hak-
k› ve davas›n›n meyvesidir. Ne mutlu kendisine!
Cevat Rifat Atilhan
ì@Õ
Bilâkis:
aksine, tersine.
cazibe:
cezp edicilik, çekicilik.
dalâlet:
iman ve ‹slamiyetten ay-
r›lmak, azmak.
fedakâr:
kendini veya flahsî men-
faatlerini hiçe sayan, feda eden.
hâle:
ay ve güneflin etraf›nda ba-
zen görünen parlak ›fl›kl› halka,
ayla.
hürmet:
sayg›.
kutup:
evliyalar içerisinde za-
man›n en büyük mürflidi
olan.
mefl’ale:
ayd›nlat›c› alet, lâm-
ba, kandil.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mücadele:
savaflma, çat›flma,
kavga.
muhteflem:
haflmetli, yüce.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
flan:
flöhret, ün.
fleref:
manevî büyüklük, yü-
celik, onur.
tazyik:
zorlama, bask›, s›k›nt›
verme.
ziya:
›fl›k, ayd›nl›k, nur.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, ifl-
kence.
972 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
1...,962,963,964,965,966,967,968,969,970,971 973,974,975,976,977,978,979,980,981,982,...1390
Powered by FlippingBook