Tarihçe-i Hayat - page 969

Onun el yazmas› Kur’ân-› Kerîm’i ile bunun tefsiri
olan Risale-i Nur parçalar›, birer h›yanet-i vataniye evra-
k› imifl gibi müsadere edilip savc›l›klara devredildi.
Muhakemesine mevkufen devam edilerek yirmi ay
suçsuz yere hapishanede b›rak›ld›.
Öyle bir an geldi ki, bu vak’alar›n cereyan etti¤i Afyon
hapishanesi, Allah’a inanmaktan ve onun emirlerini ye-
rine getirmekten gayri hiçbir suçu olmayan masum va-
tandafllarla dolup taflt›. Onlara reva görülen zulüm, ifl-
kence; fleytanlar› bile dehflete düflürdü, ayyuka ç›kt›, vah-
flet hâlini ald›. Nas›l Kudüs-i fierif Yahudîlerin vahfletine
ve peygamberlere yap›lan zulümlere sahne olmuflsa, Af-
yon flehri de, insan haklar›n›n çi¤nenip vatandafl hakla-
r›n›n çarm›ha gerildi¤i ikinci bir flehir oldu.
14 May›s seçimleriyle çeyrek asr›n diktatöryas› zirüze-
ber edilip çat›r çat›r y›k›l›rken, millet, kendi mukaddera-
t›na hâkim olmaktan duydu¤u hudutsuz bir sevinç içer-
sinde bayram ediyor.
14 May›s’tan sonra her fleyin de¤iflece¤ini beklerken,
yine görüyoruz ki, vali ve kaymakamlar eski al›flkanl›kla-
r›na devamdalar.
Taharri memurlar› yine konuflan iki-üç vatandafl›n pe-
flinde ve yine Bediüzzaman’›n evi tarassut alt›nda. Öyle
ki, bir jandarma çavuflu bile elinde arama emri olmadan
Türkiye Cumhuriyeti kanunlar›yla müeyyet bulunan
mesken masuniyetine tecavüz ediyor. Ve bu cüretkâr, bir
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 969
I
SPARTA
H
AYATI
korunmuflluk.
mesken:
oturulan, ikamet olunan
yer.
mevkufen:
mevkuf olarak, tu-
tuklu olarak.
müeyyet:
do¤rulanm›fl, tasdik ve
teyit edilmifl.
Muhakeme:
bir dava ile ilgili ta-
raflar›n hakim huzuruna ç›kmala-
r›, duruflma.
mukadderat:
Allah taraf›ndan
ezelde takdir olunmufl fleyler, ile-
ride meydana gelecek haller ve
olaylar, al›n yaz›s›.
müsadere:
toplatma, elden alma.
peygamber:
Allah taraf›ndan ha-
ber getirerek ‹lahî emir ve yasak-
lar› insanlara tebli¤ eden elçi, ne-
bi.
reva:
uygun, lây›k, yerinde.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
Taharri:
sivil polis.
tarassut:
gözetme, göz alt›nda
tutma.
tecavüz:
sald›rma, s›n›r›n› aflma.
tefsîr:
Kur’ân’›n mana bak›m›n-
dan izah›, aç›klamas›.
vahflet:
ürkütücü ve korkunç
olan fley.
vak’a:
vuku bulan, olay, hadise.
zirüzeber:
altüst, karmakar›fl›k,
darmada¤›n.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
as›r:
yüzy›l.
ayyuk:
seman›n en yüksek
yeri.
çarm›h:
dört çivi, suçlunun öl-
dürülmek amac›yla çivilendi¤i
haç biçimindeki dara¤ac›.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat ve-
ya siyaset hareketi.
cür’etkâr:
cesur, cesaretli, yi-
¤it, delikanl›, at›lgan, gözü
pek.
dehflet:
büyük tehlike karfl›-
s›nda korkma ve flafl›r›p kal-
ma.
diktatörya:
bütün siyasî ve
idarî yetkileri toplayarak hük-
metme.
evrak:
ifllem gören k⤛tlar.
gayr:
baflka.
hâkim:
hükmeden.
h›yanet-i vataniye:
vatan
hainli¤i, vatana h›yanet etme.
hudutsuz:
s›n›rs›z.
iflkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî s›k›nt›, eziyet.
Kudüs-i fierif:
flerefli Kudüs
flehri.
Kur’ân-› Kerîm:
Kur’ân; Hz.
Muhammed’e vahiyle indiri-
len en son ‹lâhî kitap.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
masuniyet:
dokunulmazl›k,
1...,959,960,961,962,963,964,965,966,967,968 970,971,972,973,974,975,976,977,978,979,...1390
Powered by FlippingBook