Tarihçe-i Hayat - page 959

‹stanbul seyahatinden muztarip olup olmad›¤›n› sor-
dum.
“Bana ›zt›rap veren,” dedi, “yaln›z ‹slâm›n maruz kal-
d›¤› tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi;
onun için mukavemet kolayd›. fiimdi tehlike içeriden ge-
liyor. Kurt, gövdenin içine girdi. fiimdi, mukavemet güç-
leflti. Korkar›m ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz.
Çünkü, düflman› sezmez. Can damar›n› koparan, kan›n›
içen en büyük hasm›n› dost zanneder. Cemiyetin basiret
gözü böyle körleflirse, iman kalesi tehlikededir. ‹flte be-
nim ›zt›râb›m, yegâne ›zt›rab›m budur. Yoksa, flahs›m›n
mâruz kald›¤› zahmet ve meflakkatleri düflünmeye bile
vaktim yoktur. Keflke bunun bin misli meflakkate maruz
kalsam da, iman kalesinin istikbali selâmette olsa!”
“Yüz binlerce imanl› talebeleriniz size âti için ümit ve
teselli vermiyor mu?”
“Evet, büsbütün ümitsiz de¤ilim... Dünya, büyük bir
manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sars›lan Garp
cemiyeti içinde do¤an bir hastal›k, bir veba, bir taun fe-
lâketi, gittikçe yeryüzüne da¤›l›yor. Bu müthifl sâri illete
karfl› ‹slâm cemiyeti ne gibi çarelerle karfl› koyacak? Gar-
b›n çürümüfl, kokmufl, tefessüh etmifl, bat›l formülleriyle
mi? Yoksa, ‹slâm cemiyetinin terütaze iman esaslar›yla
m›? Büyük kafalar› gaflet içinde görüyorum. ‹man kale-
sini küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yal-
n›z iman üzerine mesaimi teksif etmifl bulunuyorum.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 959
I
SPARTA
H
AYATI
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
dehfletli, korkunç.
sârî:
sirayet eden, bulafl›c›, salg›n.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
talebe:
ö¤renci.
taun:
veba.
tefessüh:
çürüme, çürüyüp da¤›l-
ma, bozulma, kokuflma.
teksîf:
y›¤ma, toplama.
terütaze:
çok taze, taptaze.
teselli:
avutma, ac›s›n› dindirme.
veba:
bir çeflit salg›n hastal›k.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
zahmet:
s›k›nt›, eziyet, meflak-
kat.
ati:
gelecek zaman, istikbal.
basiret:
dikkat, tedbir, teyak-
kuz, ihtiyatl› hareket.
bat›l:
bofl ve manas›z olan,
gerçe¤e uymayan, do¤ru ve
hakl› olmayan.
buhran:
bir iflin tehlikeli, kar›-
fl›k bir hâl almas›, bunal›m,
zor durum, kriz.
cemiyet:
topluluk, birlik.
felâket:
musibet, büyük dert,
bela.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allah’tan uzaklafl›p nefsin
arzular›na dalmak.
Garp:
bat›, Bat›’da kalan böl-
geler.
hariç:
d›flar›.
hasm:
muhalif, karfl› taraf,
düflman.
illet:
hastal›k.
iman:
inanç, itikat.
istikbal:
gelecek zaman.
›zt›rap:
üzüntü veren bir du-
rumun meydana getirdi¤i
kuvvetli ac›, afl›r› elem, azap,
s›k›nt›.
küfür:
Allah’›n varl›¤›na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imans›zl›k.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri alt›nda bulunma.
mesai:
çal›flma.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›,
güçlük, zorluk.
misl:
kat; efl.
mukavemet:
karfl› koyma,
dayanma, direnme.
mustarip:
›st›rap çeken, s›-
k›nt› içinde olan.
1...,949,950,951,952,953,954,955,956,957,958 960,961,962,963,964,965,966,967,968,969,...1390
Powered by FlippingBook