stanbul seyahatinden muztarip olup olmad¤n sor-
dum.
Bana ztrap veren, dedi, yalnz slâmn maruz kal-
d¤ tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi;
onun için mukavemet kolayd. fiimdi tehlike içeriden ge-
liyor. Kurt, gövdenin içine girdi. fiimdi, mukavemet güç-
leflti. Korkarm ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz.
Çünkü, düflman sezmez. Can damarn koparan, kann
içen en büyük hasmn dost zanneder. Cemiyetin basiret
gözü böyle körleflirse, iman kalesi tehlikededir. flte be-
nim ztrâbm, yegâne ztrabm budur. Yoksa, flahsmn
mâruz kald¤ zahmet ve meflakkatleri düflünmeye bile
vaktim yoktur. Keflke bunun bin misli meflakkate maruz
kalsam da, iman kalesinin istikbali selâmette olsa!
Yüz binlerce imanl talebeleriniz size âti için ümit ve
teselli vermiyor mu?
Evet, büsbütün ümitsiz de¤ilim... Dünya, büyük bir
manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarslan Garp
cemiyeti içinde do¤an bir hastalk, bir veba, bir taun fe-
lâketi, gittikçe yeryüzüne da¤lyor. Bu müthifl sâri illete
karfl slâm cemiyeti ne gibi çarelerle karfl koyacak? Gar-
bn çürümüfl, kokmufl, tefessüh etmifl, batl formülleriyle
mi? Yoksa, slâm cemiyetinin terütaze iman esaslaryla
m? Büyük kafalar gaflet içinde görüyorum. man kale-
sini küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yal-
nz iman üzerine mesaimi teksif etmifl bulunuyorum.
TARHÇE- HAYATI
| 959
I
SPARTA
H
AYATI
müthifl:
dehflet veren, ürküten,
dehfletli, korkunç.
sârî:
sirayet eden, bulaflc, salgn.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
talebe:
ö¤renci.
taun:
veba.
tefessüh:
çürüme, çürüyüp da¤l-
ma, bozulma, kokuflma.
teksîf:
y¤ma, toplama.
terütaze:
çok taze, taptaze.
teselli:
avutma, acsn dindirme.
veba:
bir çeflit salgn hastalk.
yegâne:
biricik, tek, yalnz.
zahmet:
sknt, eziyet, meflak-
kat.
ati:
gelecek zaman, istikbal.
basiret:
dikkat, tedbir, teyak-
kuz, ihtiyatl hareket.
batl:
bofl ve manasz olan,
gerçe¤e uymayan, do¤ru ve
hakl olmayan.
buhran:
bir iflin tehlikeli, kar-
flk bir hâl almas, bunalm,
zor durum, kriz.
cemiyet:
topluluk, birlik.
felâket:
musibet, büyük dert,
bela.
gaflet:
dikkatsizlik, endiflesiz-
lik, Allahtan uzaklaflp nefsin
arzularna dalmak.
Garp:
bat, Batda kalan böl-
geler.
hariç:
dflar.
hasm:
muhalif, karfl taraf,
düflman.
illet:
hastalk.
iman:
inanç, itikat.
istikbal:
gelecek zaman.
ztrap:
üzüntü veren bir du-
rumun meydana getirdi¤i
kuvvetli ac, aflr elem, azap,
sknt.
küfür:
Allahn varl¤na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imanszlk.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri altnda bulunma.
mesai:
çalflma.
meflakkat:
zahmet, sknt,
güçlük, zorluk.
misl:
kat; efl.
mukavemet:
karfl koyma,
dayanma, direnme.
mustarip:
strap çeken, s-
knt içinde olan.