Tarihçe-i Hayat - page 955

Dünya, ekserî feylesoflar›n ve âlimlerin dedi¤i gibi,
yep yeni bir oluflun efli¤indedir. Dünya, nurunu ar›yor.
Hakikat flairi Mehmed Akif,
“O nuru gönder ‹lâhî, as›rlar oldu yeter!
Bunald› milletin afak›, bir sabah ister.”
diye, iflte bu nura iflaret etti¤i, bugün bizce bir hakikattir.
Aziz kardefllerimiz,
Risale-i Nur’a lây›k olacak flekilde çal›flmam›z için bize
de dua ediniz ki, Ankara muhiti, bizi içine al›p eritmesin.
Nur, her ne kadar karanl›¤› gideriyorsa da, yine onu gö-
recek göz, anlayacak kafa lâz›m. Böyle bir muhitte, göz-
lerimize perde inmesin. Biz bîçarelere dua ediniz. Allah
hepimizi Risale-i Nur’a sar›lmakla aziz Din-i Mübinimize
hizmet edenlerden eylesin, âmin.
Bir kardeflimiz dedi ki: “Bugün, sabah namaz›ndan
sonra flu m›sralar mülhem oldu, kardefllerimize bildire-
lim:
“Dinim ‹slâm, kitab›m Kur’ân, iman›m hakt›r.
Bu u¤urda can vermek, ebedî yaflamakt›r.
Sizleri çok seven
Ankara Üniversitesi
Nur Talebeleri
ì@Ġ
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 955
I
SPARTA
H
AYATI
afak:
ufuklar.
âlim:
ilim ile u¤raflan, ilim
adam›.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlam›nda du-
an›n sonunda söylenir.
asr:
yüzy›l.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
g›n.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
Din-i Mübin:
hak ve hakikati
aç›klayan din, ‹slâm.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
ekserî:
ço¤u k›sm›.
feylesof:
felsefe ile u¤raflan,
filozof.
hâk:
do¤ru, gerçek, hakikat.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
‹lâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-›
Hakka dair.
iman:
inanç, itikat.
muhit:
yöre, çevre.
mülhem:
ilham olunmufl.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
Talebe:
ö¤renci.
1...,945,946,947,948,949,950,951,952,953,954 956,957,958,959,960,961,962,963,964,965,...1390
Powered by FlippingBook