Ezan- Muhammedînin (a.s.m.) neflriyle, Demokratlar
on derece kuvvet buldu¤u gibi; Ayasofyay befl yüz sene
devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek; ve hâlen
slâmda çok hüsn-i tesir yapan ve bu vatan ahalisine
âlem-i slâmn hüsn-i teveccühünü kazandran, yirmi se-
kiz sene mahkemelerin muzr cihetini bulamadklar ve
befl mahkeme de beraatine karar verdikleri Risale-i
Nurun resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân et-
meli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmaldrlar. O va-
kit, âlem-i slâmn teveccühünü kazandklar gibi, baflka-
larnn zalimâne kabahatleri onlara yüklenmez fikrinde-
yim. Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gi-
bi zatlarn hatrlar için, otuz befl seneden beri terk etti-
¤im siyasete bir-iki saat baktm ve bunu yazdm.
Said Nursî
ì@Ġ
Ankaradaki Nur Talebelerinin
Bir Mektubu
Aziz, sddk kardefllerimiz,
Mektubunuzdan slâm güneflinin bir ziyasn sezer gibi
olduk. Yüzlerce seneden beri insaniyet aleyhine, slâmi-
yet zararna mütecaviz fikir neflreden ehl-i küfrün tahrip-
lerini tamir için ortaya atlan Risale-i Nurun, sizlerin mek-
tubunuzdan, gençlerin arasna yayld¤n sezdik. Ebedî
hayat yolunun hakperest yolcular, hayalî bofl lâflar terk
edip, Risale-i Nurla küfür tohumlarn eriteceklerdir.
TARHÇE- HAYATI
| 951
I
SPARTA
H
AYATI
ma, tamim.
nevî:
çeflit, tür.
resmen:
resmî bir flekilde, devlet
tarafndan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
serbestî:
serbestlik.
sddk:
çok do¤ru, dürüst, hakk
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
tahrip:
harap etme, ykma, boz-
ma.
talebe:
ö¤renci.
teveccüh:
yönelme, sevgi, ilgi.
vaziyet-i kudsiye:
kutsal vazife,
görev.
zâlîmâne:
zalimce, zulmedercesi-
ne.
zat:
kifli, flahs.
ziya:
flk, aydnlk, nur.
ahali:
halk.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
aleyh:
karfl, karflt.
Aziz:
izzetli, muhterem, say-
gn.
beraat:
temize çkma; bir da-
vann neticesinde suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
cihet:
yön.
dindar:
dinin emirlerini yeri-
ne getiren.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
ehl-i küfür:
Allahn varl¤na
ve birli¤ine inanmayanlar,
dinsizler, imanszlar.
ezan- Muhammedî:
Hz. Mu-
hammedin tebli¤ etti¤i dinin
ezan.
hakperest:
do¤ruluk ve hak-
tan taviz vermeyen ve ayrl-
mayan.
hâlen:
flimdiki hâlde, flu anda.
hayalî:
hayalle ilgili, gerçek
olmayan.
hüsn-i tesir:
güzel, iyi tesir,
etki.
hüsn-i teveccüh:
iyi karfllan-
mak ve alâka görmek.
hususan:
bilhassa, özellikle.
insaniyet:
insanlk, insanlk
mahiyeti.
küfür:
Allahn varl¤na, birli-
¤ine inanmama, müflriklik,
imanszlk.
merhem:
ilaç; acy, kederi
teskin eden fley.
mütecaviz:
saldrgan, belli s-
nrn aflan.
muzrr:
zararl, zarar veren.
neflr:
herkese duyurma, yay-