Tarihçe-i Hayat - page 940

düflüncesiyle, Nurlara benim bedelime hakikî sahip ve
hâmî ve muhaf›z olaca¤›n›z› düflünerek ve üç sene evvel
sizin ›srarla bir tak›m Risale-i Nur’u istemenize binaen
vermek niyet etmifltim. fiimdi —hem mükemmel de¤il,
hem tamam› de¤il— Nur fiakirtlerinden üç zat›n on befl
sene evvel yazd›klar› bir tak›m›, sizin için, fliddetli hasta-
l›¤›m içinde bir derece tashih ettim. Bu üç zat›n kalemi-
nin, benim yan›mda on tak›m kadar k›ymeti var. Senden
baflka bu tak›m› kimseye vermeyecektim. Buna mukabil
onun manevî fiat› üç fleydir.
Birincisi:
Siz —mümkün oldu¤u kadar— Diyanet Ri-
yasetinin flubelerine, mümkünse eski harf, de¤ilse yeni
harf ile ve has arkadafllar›mdan tashihe yard›m için biri-
si baflta bulunmak flart›yla memleketteki Diyanet Riyase-
tinin flubelerine yirmi otuz tane teksir ederek gönder-
mektir. Çünkü, haricî dinsizlik cereyan›na karfl› böyle
eserleri neflretmek Diyanet Riyasetinin vazifesidir.
‹kincisi:
Madem Nur Risaleleri medrese mal›d›r; siz
de medreselerin hem esas›, hem bafllar›, hem flakirtleri-
siniz; onlar, sizin hakikî mal›n›zd›r.
Üçüncüsü:
Tevafuklu Kur’ân›m›z, mümkünse foto¤-
raf matbaas›yla tab edilsin ki, tevafuktaki lem’a-i i’caziye
görünsün.
Said Nursî
ì@Ġ
bedel:
bir fleyin yerini tutan, kar-
fl›l›k.
binaen:
-den dolay›, bu sebep-
ten.
cereyan:
ak›m, fikir, sanat veya
siyaset hareketi.
Diyanet Riyaseti:
Diyanet ‹flleri
Baflkanl›¤›.
evvel:
önce.
hakikî:
gerçek.
hamî:
himaye eden, koruyan, gö-
zeten.
940 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
hâricî:
d›flar›ya ait.
k›ymet:
de¤er.
lem’a-i i’câziye:
mucize dere-
cesinde manevî par›lt›.
Madem:
...den dolay›, böyle
ise.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medrese:
eski dönemde ders
okutulan düzenli ö¤retim ku-
ruluflu.
muhâf›z:
koruyucu, bekçi.
mukabil:
karfl›l›k.
nazar:
bak›fl, dikkat.
neflr:
kitap basma, ç›karma;
herkese duyurma, yayma.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
flakirt:
talebe, ö¤renci.
tâb:
basma, bask›.
tashih:
bas›lacak bir eserin
dizgilerini kontrol ederek
yanl›fllar› düzeltme.
teksîr:
ço¤altma, ço¤altma
makinesi.
tesemmüm:
zehirlenme.
tevafuk:
uygunluk; belli s›ra,
ölçü ve münasebetler içeri-
sinde birbirine denk gelme.
vazife:
görev.
vefat:
ölüm.
zat:
kifli, flah›s.
1...,930,931,932,933,934,935,936,937,938,939 941,942,943,944,945,946,947,948,949,950,...1390
Powered by FlippingBook