mahkemeler, iman ve ‹slâm davas›na hizmet için me-
dar-› teflvik hükmüne geçiyordu. Din düflmanlar›n›n ra¤-
m›na olarak bu musibet, Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi-
ni deruhte edecek ve onunla gaye-i hayat edecek feda-
kârlar›, kahramanlar› netice verdi; yeni ve münevver Nur
Talebeleri meydana ç›kt›lar.
Hapisten tahliyeden sonra, Üstad›n evinin kap›s›
önünde bir-iki polis daimî nöbet bekler ve yan›na kimse-
yi sokmazlard›. Zaten hapis müddetince halka dehflet ve-
recek flekilde yalan yanl›fl propagandalarla, Bediüzza-
man’›n imha edilece¤i gibi haberler etrafa yayd›r›lm›flt›.
Üstat, Afyon’da iki ay kadar ikametten sonra Emir-
da¤’›na geldi. Emirda¤’›nda birçok Risale-i Nur Talebele-
ri vard›. Oradaki hizmet-i Nuriyeyi bu talebeler ifa ettiler.
‚
®
è
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 933
I
SPARTA
H
AYATI
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
ra¤m›na:
ona ra¤men, inad›na,
z›dd›na.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
tahliye:
tutukluyu serbest b›rak-
ma.
talebe:
ö¤renci.
daimî:
sürekli, devaml›.
dehflet:
büyük tehlike karfl›-
s›nda korkma ve flafl›r›p kal-
ma.
deruhte:
üstüne alma, yük-
lenme, kendini vazifeli bilme.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
gaye-i hayat:
hayat›n gayesi,
hayat›n amac›.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’an hakikatlerinin ikna
edici ve ilmî delillerle anlafl›l-
mas›na hizmet etme.
hizmet-i Nûriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çal›flma.
hükmüne:
yerine, de¤erine.
ifa:
bir ifli yapma, yerine ge-
tirme.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
iman:
inanç, itikat.
imha:
ortadan kald›rma,
mahvetme.
medar-› teflvik:
flevklendir-
me sebebi, teflvik kayna¤›.
münevver:
nurlu, ›fl›kl›, par-
lak.
musibet:
felaket, bela.