fütuhatnn genifllemesine, inkiflafna sebeptir ve millet-i
slâmiye nazarnda itimat ve emniyet kazanmasna
medardr.
Risale-i Nurun Anadolu geniflli¤inde ve âlem-i slâm
vüsatinde ve Avrupa ve Amerika çapndaki maddî ve
manevî tesirat ve fütuhatna ve neflriyatna flahit olan s-
lâmiyet düflmanlar, yine baz taarruzlar yapmfllar. Ald-
¤mz haberlere göre, bu taarruzlardan sonra, hususan
fiark vilâyetlerinde, eskisine nazaran Nurun fütuhat on
gün içinde on misli fazlalaflmfl. Hem, böylelikle, halkn
nazar- dikkati Risale-i Nura ve Üstadmza çevrilmifl;
uyuyanlar uyanmfl, tembeller harekete gelmifl, ihtiyatsz-
lar ihtiyata muvaffak olmufllardr. Bu ac taarruzlar gelip
geçici olmakla beraber, srf bir korku ve evham yaymak
kastyla yaplan vesileler ve desiseli manevralardr. Ah-
mak din düflmanlar, güya Nur Talebelerini korkutmak
sevdasyla, resmî kimseleri aldatp tahrik ve alet etmeye
çalflyorlar. Acaba o gafiller bilmiyorlar m ki, bizler Nu-
run talebeleriyiz. Dinsizlerin, masonlarn, komünistlerin
mahiyeti gayet derecede zayftr. Zahiren kuvvetli gibi
görünmeleri, serseri bir çocu¤un bir haneyi bir kibritle
mahvetmesi gibi, tahribâtla ifl görmelerindendir.
Evet, onlar son derece zayftrlar; çünkü, bir serçe ku-
flu kadar iktidar olmayan kendi varlklarna güvenirler.
Hem, son derece zillet, meskenet ve afla¤lk içindedirler;
çünkü, insanlara kul köle olup onlara müraîlik, riyakârlk
ve dalkavukluk ediyorlar. Ehl-i iman ise, hususan tahkikî
iman ile iman inkiflaf edenler, kavidirler, muazzezdirler.
TARHÇE- HAYATI
| 1057
I
SPARTA
H
AYATI
mahiyet:
bir fleyin asl, esas, ta-
biat, niteli¤i.
mahv:
yok etme, ortadan kaldr-
ma, bitme.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
manevra:
hile, oyun, düzen, do-
lap.
mason:
dünyevi maksatlarla ku-
rulmufl, sk bir dayanflmay esas
alan komitac teflkilâtn mensu-
bu.
medar:
sebep, vesile.
meskenet:
fakirlik, yoksulluk.
millet-i slâmiye:
slâm milleti.
misl:
kat; efl.
muazzez:
çok aziz, izzet sahibi,
sayg uyandran.
muvaffak:
baflarmfl, baflarl.
mürai:
riyakâr, iki yüzlü, baflkala-
rna gösterifl olsun diye hareket
eden.
nazar:
bakfl, nezdinde.
nazaran:
nispeten, kyaslayarak,
göre.
nazar- dikkat:
dikkatli bakma,
dikkatli bakfl.
neflriyat:
yaynlar.
resmî:
devlet adna olan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
riyakâr:
riya eden, iki yüzlü, sah-
tekâr.
fiark:
Do¤u bölgeleri, Do¤u Ana-
dolu.
serseri:
gayesiz, hedefsiz; öteden
beri baflbofl olan.
taarruz:
saldrma, sataflma, ilifl-
me.
tahkikî:
arafltrma ve inceleme
ile ilgili, inand¤ fleylerin asln,
esasn bilerek inanma.
tahribat:
tahripler, ykp bozma-
lar.
tahrik:
bir kimseyi kötü bir ifl
yapmas için ileri sürme, kflkrt-
ma.
talebe:
ö¤renci.
tesirat:
etkiler, tesirler.
vesile:
arac, vasta.
vilayet:
il.
vüsat:
genifllik.
zahiren:
görünüflte.
zillet:
hor ve hakir görülme, alçal-
ma.
âlem-i slâm:
slâm âlemi, s-
lâm dünyas.
dalkavuk:
kendisine çkar ve
yarar sa¤layacak olan kimse-
lere aflr sayg ve hayranlk
göstererek yaranmak isteyen
kimse.
desise:
hile, oyun, aldatmaca.
ehl-i iman:
inananlar, iman
sahipleri.
emniyet:
güvenlik, kanun ve
nizam hakimiyetinin sa¤lan-
mas.
evham:
vehimler, zanlar, ku-
runtular.
fütuhat:
zaferler, fetihler, ga-
libiyetler.
gafil:
gaflette bulunan, endi-
flesiz, nefsine uyarak Allahn
emirlerini unutan.
gayet:
son derece.
güya:
sanki.
hane:
ev.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hükmünde:
de¤erinde, yerin-
de.
ihtiyat:
uzak görüfllü olma,
gelece¤i düflünerek tedbirli
hareket etme.
iktidar:
güç yetme, bir ifli ger-
çeklefltirmek için gereken
kuvvet.
inkiflaf:
ortaya çkma, gelifl-
me.
itimat:
dayanma, güvenme.
komünist:
bütün mallarn or-
taklafla kullanld¤ ve özel
mülkiyetin olmad¤ iddiasn-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
maddî:
madde ile alakal, cis-
manî.