Tarihçe-i Hayat - page 1063

‹slâmiyetin fedakâr ve pervas›z bir müdafii ve muhaf›z›
olarak cihad-› diniye meydan›nda yegâne flah›s olarak
görülmüfltür. Evet, Bediüzzaman, devletlere, milletlere
mukabil, de¤il yaln›z bir yerdeki Firavunlara, bütün Av-
rupa dinsizli¤ine karfl› tek bafl›yla meydan okumufl ve
okuyor. Ve Kur’ân hakikatlerini efledd-i zulüm ve istib-
dad-› mutlak içerisinde neflrediyor. “
Vazifemiz çal›flmak-
t›r. Bizi galip etmek, ma¤lûp etmek, muvaffak etmek ve
Nurlar› kabul ettirmek Cenab-› Hakka aittir. Biz, vazife-i
‹lâhiyeye kar›flmay›z
” demifl ve tarihte misline rastlanma-
yan zulüm ve iflkenceler içerisinde çok zâlimane muâme-
leler görmüfl ve kap›s›nda jandarma ve polis bekletilmek
suretiyle Cuma namaz›na dahi gitmekten men edilmifl ve
bütün bu tarihi facialar› kapatmak ve kimseye iflittirme-
mek için de s›k› bir takyidat alt›na al›nm›flt›r.
‹flte, böyle a¤›r flartlar içerisinde Risale-i Nur’u Haz-
ret-i Üstad›m›z inayet-i ‹lâhiye ile telif edip, ekserîsini
Kur’ân harfleriyle ve el yaz›s›yla neflretmifltir. Böylelikle-
ayn› zamanda Kur’ân hatt›n› da muhafaza etmifl ve yüz
binlerle Müslüman Türk gençleri Risale-i Nur’u okuyabil-
mek için mukaddes kitab›m›z olan Kur’ân’›n yaz›s›n› ö¤-
renmek nimet ve flerefine nail olmufllard›r. Üstad›m›z,
malik oldu¤u kuvvet-i iman ve ihlâs-› tamme ile hakaik-›
Kur’âniye ve imaniyeyi avam ve havas talebelerinin
umumunun istifade edebilece¤i ve asr›n anlay›fl›na uygun
yep yeni bir tarz-› beyanla ifade ve izhar etmifltir. Böyle-
ce Risale-i Nur gibi tap taze ve parlak ve yüksek bir tef-
sir-i Kur’ânîyi inayet-i Hak’la meydana getirmifltir.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 1063
I
SPARTA
H
AYATI
men:
yasak etme, engelleme.
misl:
benzer, efl.
muamele:
davranma, davran›fl.
müdafi:
müdafaa eden, savunan,
koruyan, dayanan.
muhafaza:
koruma.
muhâf›z:
koruyucu, bekçi.
mukabil:
karfl›l›k.
mukaddes:
takdis edilmifl, kutsal,
aziz, temiz.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
nail:
kavuflan, ulaflan, eren.
neflr:
kitap basma, ç›karma; her-
kese duyurma, yayma.
nimet:
lütuf, ihsan, ba¤›fl.
pervâs›z:
korkusuz, hiç korkma-
yan, pervas› olmayan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
fleref:
manevî büyüklük, yücelik,
onur.
suret:
biçim, flekil, tarz.
takyidat:
kay›tlamalar, k›s›nt›lar.
talebe:
ö¤renci.
tarz-› beyan:
aç›klama ve söyle-
me flekli.
tefsir-i Kur’ânî:
Kur’ân tefsiri,
Kur’ân’›n aç›klamas›.
telif:
eser yazma.
umum:
bütün, hepsi.
Vazife:
görev.
vazife-i ‹lahiye:
do¤rudan do¤ru-
ya Allah’a ait olan ifl ve vazife.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
zâlîmâne:
zalimce, zulmedercesi-
ne.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
asr:
yüzy›l.
avam:
kültürlü, yüksek taba-
kadan olmayan; cahil halk ta-
bakas›.
cihad-› diniye:
din için savafl-
mak mücadele etmek, gayret
göstermek.
ekserî:
ço¤u k›sm›.
efledd-i zulüm:
zulmün en
fliddetlisi.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
Firavun:
zâlim, imans›z; kibir-
li, gururlu ve inatç›.
hakaik-› imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
hakaik-› Kur’âniye:
Kur’ân
ait olan ve ondan gelen ger-
çekler.
hakikat:
gerçek, esas.
hatt:
yaz›, el yaz›s›.
havas:
bilgi ve yaflay›flça üs-
tün olanlar, önde gelenler.
ihlâs-› tamme:
tam ihlâs,
yapt›¤› her iflinde Allah’›n em-
rini ve r›zas›n› gözetme.
inayet-i Hak:
her fleyin en
do¤rusunu yapan Cenab-›
Hakk’›n korumas›, yard›m›.
inayet-i ‹lahiye:
Allah’›n yar-
d›m›.
istibdat-› mutlak:
hiç bir hak
ve hürriyeti tan›mayan tam
bask›, tam diktatörlük.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
izhar:
gösterme, a盤a vurma.
kuvvet-i iman:
iman kuvveti.
ma¤lup:
yenilme, kendisine
galip gelinmifl.
malik:
sahip.
1...,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059,1060,1061,1062 1064,1065,1066,1067,1068,1069,1070,1071,1072,1073,...1390
Powered by FlippingBook