sahib-i ihtisas, ancak ve ancak Risale-i Nurun kendi mü-
ellifi olabilir.
Risale-i Nur, bu asrn ihtiyacna tam cevap veren ye-
gâne tefsir-i Kurânî oldu¤u, enaniyetini Hakka feda
eden faziletperver slâm ulemas tarafndan tasdik ve fev-
kalâde bir flekilde takdir ve tahsin edilmifl ve edilmekte-
dir. Elli sene evvel Bediüzzaman Said Nursînin telifatn-
daki hususiyetler ve bir bahr-i umman gibi onun ilmî de-
hasdr ki, Msr matbuâtnda Bediüzzaman, Fatinüla-
srdr diye yüksek ehl-i ilme hüküm verdirmifltir.
Bediüzzaman, mukabelesiz hediye kabul etmemeyi
düstur-i hayat edindi¤i düflmanlarnca da tasdik edilerek,
slâmiyet düflmanlarnn ehl-i ilme yapt¤ itham, bu düs-
turuyla fiilen tekzip ve ilmin hiçbir fleye alet olmad¤n
yine fiiliyat ile ispat etmifltir. Ulema-i slâmn fleref ve
haysiyetini ve izzet-i slâmiye ve izzet-i diniyeyi, en zalim
ve hunhar hükümdarlar karflsnda bile muhafaza ve mü-
dâfaa etmifltir. Aç kald¤ zamanlarda dahi, hayat bo-
yunca olan isti¤na kaidesini bozmamfl ve ktisat ve ka-
naat iki büyük hazinedir, bunlarn bereketi bana kâfidir
diyerek halklardan isti¤na etmifl ve etmektedir.
Bediüzzaman Said Nursînin senelerden beri hapisten
hapse, zindandan zindana atlmas ve menfadan menfa-
ya sürülmesi ve kendisine daima tazyikler ve fliddetli zu-
lüm ve dehfletli iflkenceler yaplmas ve on yedi defa ze-
hir verilmesi, bir günde bir aylk azaplar çektirilmesi,
kendisinin ve Risale-i Nur külliyatnn hakkaniyet ve sd-
kna birer canl mühür ve birer parlak delildir.
TARHÇE- HAYATI
| 1069
I
SPARTA
H
AYATI
dan kaçnma.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
isti¤na:
aza kanaat etme, olanla
yetinme, gönül toklu¤u, tok göz-
lülük.
itham:
suç isnat etme, suçlama.
izzet-i diniye:
dinin gerektirdi¤i
haysiyet, yücelik.
izzet-i slâmiye:
slâmn gerektir-
di¤i haysiyet, fleref, yücelik.
kâfî:
yeter, elverir.
kaide:
kural, esas, düstur.
kanaat:
hrs göstermeden ksme-
tine raz olmak, elindeki ile yetin-
mek.
matbuat:
baslmfl fleyler, kitap-
lar, gazeteler, v.s.
menfa:
nefyolunan yer, sürgün
yeri.
müdafaa:
savunma.
müellif:
eser telif eden, yazan.
muhafaza:
koruma.
mukabele:
karfllk.
Risale-i Nur külliyat:
Bediüzza-
man Said Nursînin yüz otuz par-
ça risaleden oluflan külliyat.
sahib-i ihtisas:
ihtisas sahibi, bir
ilim veya sanat üzerinde fazla ça-
lflarak onda derinleflmifl kimse,
uzman.
fleref:
manevî büyüklük, yücelik,
onur.
sdk:
do¤ruluk.
tahsin:
be¤enme, güzel bulma.
takdir:
kymet verme, be¤enme.
tasdik:
do¤rulama, onaylama.
tazyik:
zorlama, bask, sknt ver-
me.
tefsir-i Kurânî:
Kurân tefsiri,
Kurânn açklamas.
tekzîb:
yalanlama, yalan oldu¤u-
nu söyleme.
telifât:
telifler, kaleme alnan
eserler, yazlanlar.
ulema:
âlimler, bilginler, ilim sa-
hipleri.
ulema-y slâm:
slâm âlimleri.
yegâne:
biricik, tek, yalnz.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan.
zindan:
hapishane.
zulüm:
hakszlk, eziyet, iflkence.
asr:
yüzyl.
azap:
eziyet, iflkence; büyük
sknt, fliddetli ac.
bahr-i umman:
Hind Okyanu-
su.
bereket:
bolluk, bereket, gür-
lük.
deha:
ola¤anüstü zeka sahibi
olma.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davay ispata yara-
yan fley, burhan.
düstur:
kaide, esas, prensip.
düstur-i hayat:
hayat kanu-
nu, hayat kaidesi.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, ilim
adamlar.
enaniyet:
kendini be¤enme,
bencillik, egoistlik.
evvel:
önce.
Fatinülasr:
asrn en dâhisi,
asrn en zekisi.
faziletperver:
fazilet sever,
fazilet sahibi.
fedâ:
u¤runa verme, kurban
olma.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
fiilen:
fiille, davranfl ve hare-
ketle.
fiiliyat:
fiil olarak gerçekleflti-
rilen fleyler, yaplanlar.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk, hak ve do¤ruluk-
tan ayrlmama.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hüküm:
verilen karar.
hunhâr:
kan içen, kan döken,
zâlim.
hususîyet:
hususîlik, ayrc
özellik.
iktisâd:
tutum, lüzumundan
fazla veya eksik harcamalar-