Tarihçe-i Hayat - page 1070

Meselâ, Hindistan’da sormufllar: “Bediüzzaman nas›l
bir kimsedir?”
Cevaben denilmifl ki: “Hasta, garip, fakir, mazlum,
hediye ve sadakalar› kabul etmeyen ve hâlen de çekmek-
te oldu¤u o kadar zulümlere ra¤men altm›fl senedir dava-
s›ndan vazgeçmeyen bir ihtiyard›r.”
Onlar da, “Öyleyse o hakikat söylüyor ve küfr-i mut-
laka, dinsizlere, z›nd›klara boyun e¤miyor, riyakârl›k et-
miyor, dalkavukluk yapm›yor ve Kur’ân ve ‹slâmiyete te-
sirli ve küllî bir hizmet yap›yor ki, onlar da ona zulüm et-
mifller” demifller.
Üstad›m›z Bediüzzaman hakk›nda, takdirkâr ve fazilet-
perver zatlar›n takdirleri bir senadan ibaret de¤ildir, bir vâ-
k›ad›r; fiiliyat ve icraat›n›n belki yüzden birisini, k›saca âci-
zâne ve noksan bir tarzda nakletmektir. Hem bu mevzû-
da Risale-i Nur Talebelerinin takdirkâr makale, mektup ve
f›kralar› bir medih de¤ildir; belki Üstad›m›z›n dinî hizmeti-
ni hedef tutan, flahs›na taarruz eden vicdans›z ve insafs›z
din düflmanlar›na karfl› müsbet bir müdafaad›r.
(HAfi‹YE)
HAfi‹YE:
‹ns ve cin fleytanlar› ve dinsizlerin bir desisesi de budur ki: Ba-
zen derler ve dedirtirler: “Üstad›n›z flahs›na k›ymet vermiyor; siz ise onun
hakk›nda takdirkâr mektuplar yaz›p, Üstad›n›z›n r›zas›na uygun hareket
etmiyorsunuz.” ‹flte onlar, Risale-i Nur ve Üstad›m›z› ‹slâmiyet düflmanla-
r›na karfl› müspet ve nezih bir tarzda müdâfaa etmekten men etmek için
safdillik damarlar›ndan istifade ile böyle bir fikir ve mugalâta ile Nur Ta-
lebelerini aldatmaya, i¤fal etmeye çal›fl›rlar. Evet, Üstad›m›z Bediüzza-
man, ihlâs›n›n iktizas› olarak flahs›na k›ymet vermeyebilir. Bu hal, Üsta-
d›m›zdaki yüksek bir kemalât ve âlî bir seciyenin timsalidir. O, flahs›na ne
kadar k›ymet vermiyorsa, bizim onda milyarlar derece fazla k›ymet ve
âcizâne:
âciz ve güçsüz bir flekil-
de.
Cevaben:
cevap olarak, karfl›l›k
fleklinde.
dalkavuk:
kendisine ç›kar ve ya-
rar sa¤layacak olan kimselere
afl›r› sayg› ve hayranl›k göstere-
rek yaranmak isteyen kimse.
faziletperver:
fazilet sever, fazi-
let sahibi.
fiiliyat:
fiil olarak gerçeklefltirilen
fleyler, yap›lanlar.
f›kra:
gazetelerde gündelik olay-
lar hakk›nda yaz›lan köfle yaz›s›.
garip:
gurbette, kendi memleke-
tinin d›fl›nda bulunan, yabanc›.
hakikat:
gerçek.
hâlen:
flimdiki hâlde, flu anda.
hafliye:
dipnot.
ibaret:
meydana gelen, oluflan.
1070 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
I
SPARTA
H
AYATI
küfr-i mutlak:
mutlak küfür,
hiç bir imanî hükmü, delili ka-
bul etmeme, kesin ve tam bir
inkar.
küllî:
umumî, genel, bütün
olan.
mazlum:
zulüm görmüfl, hak-
s›zl›¤a u¤ram›fl.
medih:
övmek.
meselâ:
örne¤in.
mevzu:
konu.
müdafaa:
savunma.
müspet:
olumlu.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
riyakâr:
riya eden, iki yüzlü,
sahtekâr.
sadaka:
Allah r›zas› için ihti-
yaç sahibi fakirlere yap›lan
yard›m.
senâ:
methetme, övme.
taarruz:
sald›rma, sataflma,
iliflme.
takdir:
k›ymet verme, be¤en-
me.
takdirkâr:
be¤enip alk›flla-
yan, takdir eden.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
vak›a:
olay.
vicdan:
insan›n içindeki, iyiyi
kötüden ay›rabilen, iyilik et-
mekten lezzet duyan ve kö-
tülükten elem alan manevî
his.
zat:
kifli, flah›s.
z›nd›k:
Allah’a ve ahirete
inanmayan, Allah’› inkâr
eden, imans›z, münkir.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, ifl-
kence.
1...,1060,1061,1062,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069 1071,1072,1073,1074,1075,1076,1077,1078,1079,1080,...1390
Powered by FlippingBook