on senede yapılmaz. dördüncü günü ve devresi adîleşir,
bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır” diye,
gayet yüksek bir belâgatle ümmetine haber vermiş.
oNÜçÜNCÜMESELE
kat’î ve sahih rivayette var ki: “
İsa Aleyhisselâm Bü-
yük Deccali öldürür
.”
(1)
(2)
$G n
ór
æp
Y o
ºr
?p
©r
dGn
h
bunun da iki vechi var:
Bir vechi şudur ki
: sihir ve manyetizma ve ispirtizma
gibi istidracî harikalarıyla kendini muhafaza eden ve her-
kesi teshir eden o dehşetli deccali öldürebilecek, mesle-
ğini değiştirecek ancak harika ve mu’cizatlı ve umumun
makbulü bir zat olabilir ki; o zat, en ziyade alâkadar ve
ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisse-
lâmdır.
İkinci vechi şudur ki
: Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılıcı ile
maktul olan şahs-ı deccalin, teşkil ettiği dehşetli maddiy-
yunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevîsi-
ni öldürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mah-
vedecek ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler din-i İse-
vînin hakikatini hakikat-i İslâmiye ile mezcederek, o kuv-
vetle onu dağıtacak, manen öldürecek. Hatta, “
Hazret-i
İsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdîye namazda iktida
eder, tâbi olur
”
(3)
diye rivayeti, bu ittifaka ve hakikat-i
kur’âniyenin metbuiyetine ve hâkimiyetine işaret eder.
Şualar | 927 |
B
eŞinci
Ş
ua
tiği gerçek.
hakikat-i İslâmiye:
İslâmiyete ait
hakikat.
iktida:
tabi olma, uyma.
inkâr-ı ulûhiyet:
Allah’ın varlığını
reddederek yokluğunu kabul ve
dava etme.
İsevî:
Hz. İsa’nın dininden olanlar.
ispirtizma:
ölülerin ruhlarıyla ba-
zı şartlar altında haberleşmenin
mümkün bulunduğuna inanan gö-
rüş ve bu maksatla yapılan faali-
yet.
istidracî:
istidrac cinsinden; hakkı
ve hakikî değeri olmadığı hâlde
ve kabiliyetsiz bir kimsenin çok
nimete kavuşması, azap ve ga-
zab-ı İlâhiye’ye yaklaşması türün-
den.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tereddü-
de mahal bırakmayan.
maddiyyunluk:
maddiyyunların
mesleği, maddecilik; her şeyi mad-
de ile değerlendiren, sadece mad-
deye istinat eden, ruhaniyatı ve
maneviyatı inkâr edenlerin mes-
leği, materyalistlik.
mahv:
yok etme, ortadan kaldır-
ma, bitme.
maktul:
öldürülmüş, katledilmiş,
vurulmuş kimse.
manen:
mana bakımından, ma-
naca.
manyetizma:
telkin ve hipnoz yo-
lu ile birini tesir altına alma.
meslek:
gidiş, tutulan yol, sistem.
metbuiyet:
kendisine tâbi olunan,
uyulan kimsenin hâli.
mezç:
katma, karıştırma.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah tara-
fından verilip, yalnız peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük ha-
rika işler.
rivayet:
Hz. Peygamberden nak-
ledilen hadis.
ruhanî:
islâm dışındaki dinlerde
din adamı, rahip.
sahih:
ravilerin kesintisi bulunma-
yan bir senetle rivayet ettikleri,
doğruluğu ve Peygamberimize ait
olduğu şüphe götürmeyen hadis.
şahs-ı deccal:
deccalin şahsı.
şahs-ı İsa:
Hz. İsa’nın (a.s.) şahsı,
kendisi.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs, belli
bir kişi olmayıp bir cemaatten
meydana gelen manevî şahıs.
tâbi:
birinin arkasından giden, ona
uyan.
teshir:
cezbetme, kendine bağla-
ma, emri altına alma.
teşkil:
oluşturma, şekillendirme.
ümmet:
Müslümanların tamamı;
bütün Müslümanlar.
vecih:
cihet, yön.
zat:
kişi, şahıs.
ziyade:
çok, fazla.
adî:
bayağı, aşağı, değersiz.
alâkadar:
ilgili, ilişkili, müna-
sebetli, bağlı.
aleyhisselâm:
Allah’ın selâmı
onun üzerine olsun.
azamet:
büyüklük.
belâgat:
söz ve yazıda sanatlı
ve tesirli ifade; bir şeyde saklı
bulunan derin anlam.
deccal:
kıyamet zamanına ya-
kın meydana çıkarak fitne ve
fesada sebep olacağı, İslâmî
şeairi tahrip edeceği, tarihte
görülmemiş zulümleri nifakla
aldatarak yapacağı hadis-i şe-
riflerde belirtilmiş yalancı ve
zararlı şahıs.
din-i İsevî:
Hristiyanlık, İsevî-
lik.
ekser:
pek çok.
fikr-i küfrî:
küfür ve inkâr fik-
ri.
gayet:
son derece.
gayp:
gizli olan, görünmeyen
şeyler ve alemler.
hakikat-i Kur’âniye:
Kur’ân’-
ın hakikati, Kur’ân’ın ifade et-
1.
Tirmizî, hadis no: 2244; Müsned 4:226; Kenzü’l-Ummal, 14:334-335; Cem’ü’l-Cevami, 1:1006.
2.
Gerçek bilgi ancak Allah’ın katındadır. (Mülk Suresi: 26.)
3.
Buharî, Enbiya: 49; Müslim, İman: 244, 245, 247; İbniMâce, Fiten: 33; Müsned 2:336, 3:368;
Fethu’l-Kebir, 2:143.