tevellüdat kızlar bulunmasından kinayedir. Belki hürri-
yet-i nisvan ve tam serbestiyetleri kadınlık şehvetini şid-
detle ateşlendirdiğinden, fıtratça erkeğine galebe eder;
veledi kendi suretine çekmeye sebebiyet verdiğinden,
emr-i İlâhî ile kızlar pek çok olur.
oNiKiNCiMESELE
rivayetlerde var ki: “
Deccalin birinci günü bir senedir,
ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü
bir gündür.
”
(1)
(2)
*G s
’p
G n
Ör
«n
¨r
dG o
ºn
?r
©n
j n
’
bunun iki tevili vardır:
Birisi
: Büyük deccalin kutb-i Şimalî dairesinde ve şi-
mal tarafında zuhur edeceğine kinaye ve işarettir. Çünkü
kutb-i Şimalînin mevkiinde bütün sene, bir gece bir gün-
düzdür. Bir gün şimendifer ile bu tarafa gelse, yaz mevsi-
minde bir ay mütemadiyen güneş gurup etmez. daha bir
gün otomobil ile gelse, bir haftada daima güneş görünür.
Ben rusya’daki esaretimde bu mevkie yakın bulunuyor-
dum. demek, Büyük deccal şimalden bu tarafa tecavüz
edeceğini mu’cizâne bir ihbardır.
İkinci tevili ise
: Hem Büyük deccalin, hem İslâm dec-
calinin üç devre-i istibdatları manasında, üç eyyam var:
“Bir günü, bir devre-i hükûmetinde öyle büyük icraat ya-
par ki, üç yüz sene yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci
devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptı-
rır. üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller
deccal:
kıyamet zamanına yakın
meydana çıkarak fitne ve fesada
sebep olacağı, İslâmî şeairi tahrip
edeceği, tarihte görülmemiş zu-
lümleri nifakla aldatarak yapaca-
ğı hadis-i şeriflerde belirtilmiş ya-
lancı ve zararlı şahıs.
devre:
dönem.
devre-i hükûmet:
hükümet dö-
nemi.
devre-i istibdat:
zulüm ve zorba-
lık dönemi.
emr-i İlâhî:
Allah’ın emri.
esaret:
esirlik, harb esirliği, tut-
saklık.
eyyam:
devir, zaman; günler.
fıtrat:
yaratılış, tabiat, mizaç, huy.
galebe:
galip gelme, yenme, üs-
tünlük.
gurup:
batma, batış, görünmez
olma.
hürriyet-i nisvan:
kadın hür-
riyeti.
icraat:
işler.
ihbar:
haber verme, bildirme.
Kutb-i Şimalî:
Kuzey Kutbu.
mesele:
konu.
mevki:
yer, mekân.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir şekil-
de.
mütemadiyen:
sürekli olarak,
devamlı.
rivayet:
Hz. Peygamberden
nakledilen hadis.
sebebiyet:
sebep olma.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
suret:
biçim, tarz, görünüş.
şehvet:
ruh sahibi erkek ve
dişi varlıkların birbirlerine kar-
şı olan tabiî istek ve meyilleri,
cinsel arzu, cinsî istek.
şimal:
kuzeyde yer alan böl-
geler.
şimendifer:
tren.
tebdil:
değiştirme, dönüştür-
me.
tecavüz:
saldırma.
tevellüdat:
tevellütler, doğum-
lar.
tevil:
yorumlama, yorum.
velet:
çocuk.
zuhur:
ortaya çıkma.
1.
Müslim, 4:2252, hadis no: 110; Kenzü’l-Ummal, 14:325; EbuDavud, hadis no: 4321, 4322.
2.
Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez.
B
eŞinci
Ş
ua
| 926 | Şualar