Şualar - page 855

elinizde olan üç mecmuadan ikisini kardeşim Hüsrev
Altınbaşak yazdı, birisini de ben yazdım. evvelâ zülfikar
Mu’cizat-ı kur’âniye ve Ahmediye mecmuasını bastık.
Bunu kısmen sattık. Hâsıl olan parasından
Asa-yı Mûsa
mecmuasının kâğıdını da satın aldım, getirdim. sonra
Asa-yı Mûsa
mecmuasını bastık; bunu da sattık. sonra si-
racünnur mecmuasının kâğıdını alıp bastık. Bu müddet
bir sene devam etti. sonra, otuz kadar mecmua eğirdir’e
götürülürken yolda tutularak eğirdir Adliyesine teslim edil-
miş. Çok geçmeden Isparta Adliyesi marifetiyle Hüsrev
Altınbaşak’ın evi taharri olunup, hem teksir makinesi,
hem mecmualar müsadere edilerek bir sene evvel mah-
kemeye verilmiştik. neticede yasak olmayan dinî eserler
olmasından Hüsrev Altınbaşak’la bana ve diğer bir arka-
dışımıza ruhsatsız kitap tab ettiğimizden, bir ay ceza ve-
rildi. Biz de temyiz ettik. Henüz temyizden gelmeden Af-
yon hapishanesine getirildim.
İşte yüksek mahkemenizde dinime ve dindaşlarıma
olan şu hasbî hizmetim, hususan mahkemenin iade etti-
ği ve meali hadis-i şerif muhteviyatı olan “Beşinci Şua”
meseleleriyle, Afyon C. savcısı, “Hükûmetin emniyetini
ihlâl ediyorlar” diye hem beni, hem risalenin müellifini,
hem Hüsrev Altınbaşak’la kırk altı talebe kardeşlerimi, bu
eserleri yazmışlar, okumuşlar diyerek cezalandırmak isti-
yor.
Bu vatanda öz bir vatandaş olmakla, huzurunuzda ha-
kikatten ayrılmayarak derim ki:
Şualar | 855 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
muhteviyât:
içindekiler.
müddet:
süre, zaman.
müellif:
eser telif eden, yazan.
müsadere:
toplatma, elden alma.
ruhsat:
izin belgesi, ruhsatname.
tâb:
basma, baskı.
taharri:
arama, araştırma, ince-
leme, tahkik etme.
talebe:
öğrenci.
teksîr:
çoğaltma.
temyiz:
bir davanın kararının bir
üst mahkeme tarafından tekrar
incelenmesi.
dindaş:
aynı dinden olan, din
kardeşi.
emniyet:
güvenlik, kanun ve
nizam hakimiyetinin sağlan-
ması.
evvel:
önce.
evvelâ:
birinci olarak, her şey-
den önce, ilk olarak.
hadis-i şerif:
Peygamberimiz-
den aktarılan sözlerin genel
adı.
hakikat:
gerçel, doğru.
hasbî:
karşılıksız, Allah rızası
için, gönülden, isteyerek.
hâsıl:
elde edilenlerin hepsi.
hususan:
bilhassa, özellikle.
iade:
geri verme.
ihlâl:
bozma, zarar verme.
kısmen:
kısmî olarak, bir kı-
sım.
marifet:
bilgi, hüner, derin
bilgi
meal:
mana, anlam, mefhum.
mecmua:
tertip ve tanzim
edilmiş şeylerin hepsi, kolek-
siyon.
mesele:
önemli konu.
1...,845,846,847,848,849,850,851,852,853,854 856,857,858,859,860,861,862,863,864,865,...1581
Powered by FlippingBook