hiçbir maksad-ı dünyevî ve hiçbir maksad-ı siyasî takip et-
meyen üstadımın bu vatana ve millete ettiği kudsî hiz-
metlerini ben ve arkadaşlarımız tasdik ettiğimiz gibi, İtti-
hat terakki hükûmetindeki vatanperverler dahi tasdik et-
mişler; o zaman, üstadımın Van’daki “Medresetüzzehra”
namındaki dârülfünununa on dokuz bin altın lira vermiş-
ler. Ve milliyetperverler dahi, üstadımızın vatanperverâ-
ne ve milliyetperverâne hizmet-i ilmiyesini hayranlıkla tas-
dik etmişler. üstadımın o Şark dârülfünununa, o zaman-
da, –banknotun kıymetli vaktinde– yüz elli bin lira tahsi-
satı, iki yüz mebustan yüz altmış üç mebusun imzasıyla
kabul etmişler.
İddia makamının suç diye vasıflandırdığı bu kudsî, mü-
barek üstadımın, bütün hayatı müddetince en muannit
ve kıskanç muarızlarını ve mahkemelerde en ziyade mah-
kûmiyeti için çalışanları şiddetli ve dokunaklı sözlerine
karşı iliştirmeyip teslime mecbur eden ve bu millet ve bu
vatanın saadetinin temel taşlarını temine matuf olan kud-
sî hizmetinde ve bütün makasıd-ı ilmiyesinde, yirmi sene-
den beri ettiğim kâtiplikle ve risale-i nur’a ettiğim hiz-
metimle iftihar ettiğimi, yüksek mahkemenize arz ediyo-
rum.
Mevkuf
Hüsrev Altınbaşak
FAEB
Şualar | 853 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
mevkuf:
tevkif edilmiş, hapsedil-
miş, tutuklu.
milliyetperver:
milletini seven,
ulusçu, milliyetçi.
milliyetperverâne:
milliyetini se-
vercesine.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
muarız:
muhalefet eden, karşı çı-
kan, muhalif.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
müddet:
süre, zaman.
nam:
ad.
saadet:
mutluluk.
şark:
Doğu bölgeleri, Doğu Ana-
dolu.
tahsisat:
bir kimse veya daire için
ayrılmış para.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
doğruluğuna kesin olarak hük-
metme.
temîn:
sağlama.
vatanperver:
yurtsever, vatanına
düşkün, vatanını seven kimse.
vatanperverane:
vatanını seven
kimseye yakışır şekilde, vatanse-
verce.
ziyade:
çok, fazla.
arz:
sunma, bildirme.
banknot:
kâğıt para.
dârülfünun:
üniversite.
hizmet-i ilmiye:
ilim hizmeti,
ilme hizmet etme.
İddia:
davaya kalkışma, dava
etme.
iftihar:
övünme.
İttihat ve Terakki:
ikinci meş-
rutiyet’in ilanından sonra ikti-
darı ele geçiren parti.
kâtip:
yazıcı.
kudsî:
mukaddes, yüce.
kıymet:
değer.
mahkûmiyet:
hüküm giyme,
hükümlülük.
makasıd-ı ilmiye:
ilme ait ga-
yeler, ilmin maksatları, gaye-
leri.
maksat-ı dünyevî:
dünya ile
ilgili maksat, dünyaya yönelik
gaye.
maksat-ı siyasî:
siyasî gaye,
siyasî amaç, siyasî maksat.
matuf:
ait olan, yöneltilmiş.
mebus:
halk tarafından seçi-
lerek meclise gönderilen, mil-
letvekili.
mecbur:
zorunlu olma, zo-
runda kalma.
MedresetüzZehra:
Bediüzza-
man’ın doğuda (Van) yapılma-
sını idarecilere teklif ettiği, fen
ilimleriyle din ilimlerinin bir-
likte okutulmasını düşündüğü
üniversite.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.