Tahirî’NiNMÜdafaaSIdIr
Afyon Ağır Ceza Mahkemesine
Afyon C. savcılığınca tarafıma tebliğ edilen, dinî hissi-
yatı alet ederek devletin emniyetini bozacak hareketlere
halkı teşvik maddesinden üstadım Bediüzzaman said
nursî ve diğer arkadaşlarıyla birlikte suçlu gösterilmekle
mahkemeye veriliyorum.
Ben, gerek Isparta sulh Mahkemesinde ve gerekse Af-
yon sorgu dairesinde sorulan suallere doğru olarak ce-
vap vermişim. Bizi beraat ettiren denizli Mahkemesi, bü-
tün kitaplarımızı bize iade etmiş, üstadım Bediüzzaman’ın
risalelerini okuyup yazmakta ve kendisine talebe olan
kardeşlerimle mektuplaşmakta bize ceza vermemişti. Hâl-
buki, altı sene evvel üstadımın müsaadeleri olmadığı hâl-
de, marifetimle eski yazı ile İstanbul’da matbaada tab edi-
len beş yüz adet Bediüzzaman’ın “Yedinci Şua” kitabını,
denizli Mahkemesi tamamen sandığıyla, 20.7.1945 ta-
rihli kararıyla yed’ime teslim etmiş. o zaman müştak olan
nur talebelerine tab bedeli mukabilinde tevzi edilmişti.
İşte, bu âlî mahkemenin temyizin yüksek tasdikiyle
kat’iyet kesbeden hükmüne istinaden, iki sene evvel İs-
tanbul’dan teksir makinesi ve kâğıt alarak Isparta’ya ge-
tirdim.
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
bedel:
karşılık.
berâet:
temize çıkma; bir davanın
neticesinde suçsuz olduğu anla-
şılma.
emniyet:
güvenlik, kanun ve ni-
zam hakimiyetinin sağlanması.
evvel:
önce.
hissiyat:
hisler, duygular.
hüküm:
bir dâvanın veya bir me-
selenin tetkik edilmesinden sonra
varılan karar.
iade:
geri verme.
istinaden:
istinat ederek, da-
yanarak, güvenerek, delil ka-
bul ederek.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kesb:
kazanma.
marifet:
bilgi, hüner, derin
bilgi
mukabil:
karşılık.
müdafaa:
savunma.
müsaade:
izin.
müştak:
arzulu, fazla istekli,
iştiyak gösteren.
sual:
soru.
tâb:
basma, baskı.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
bir şeyin veya kimse-
nin doğruluğuna kesin olarak
hükmetme.
tebliğ:
resmî bir yazıyı, kararı
halka veya ilgililere duyurma.
teksîr:
çoğaltma.
temyiz:
bu incelemeyi yapan
mahkeme, yargıtay.
tevzi:
dağıtma, dağıtılma.
yed:
el.
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
| 854 | Şualar