Şualar - page 843

maddeten aczinize merhamet etmiş, imdadınıza yetişmiş,
titreyen zeminle davanızın doğruluğunu tasdik etmiş. İlâ-
hî ve melekûtî bir kudretle mübarek kaleminizden çıkıp
yükselen, “zafer bizimdir” beşaretlerinizi ihtar ile, bizleri
siz sevgili üstadımıza çok minnettar eylemiştir.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dG n
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Çok Kusurlu Talebeniz
Hüsrev
{{{
(2)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evve l â
: İhtiyat ve temkin ve meşveret etmek lâzımdır.
Saniyen
: zübeyir bana merhum biraderzadem Abdur-
rahman yerine ve Ceylan merhum biraderzadem Fuad
bedeline verilmiş diye manevî ihtar aldım. Ben de burada
işimi onlara bıraktım.
Sa l i sen
: Haber aldım ki, çok çalışan fakat ihtiyatsız
Ahmed Feyzi’nin “Maidetü’l-kur’ân” başında malûm
mektubumu mahkeme heyeti bahane ederek –ki, “said
kendi hakkındaki medihleri ve saireyi tasdik etmiş”–
Şualar | 843 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
merhamet:
acımak, şefkat göster-
mek, korumak, esirgemek.
merhum:
rahmete kavuşmuş, öl-
müş, ölü.
meşveret:
işlerin konuşup an-
laşma yoluyla halledilmesi, bir
konu hakkında çeşitli ve ehil şa-
hıslardan fikir alma.
minnettar:
bir iyiliğe karşı teşek-
kür duygusu içinde olan.
mübarek:
feyizli, bereketli, kutlu.
Salisen:
üçüncü olarak.
Saniyen:
ikinci olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
talebe:
öğrenci.
tasdik:
bir şeyin veya kimsenin
doğruluğuna kesin olarak hük-
metme.
temkîn:
ağırbaşlılık, vakar, ihtiyatlı
hareket etme.
vesaire:
ve başkaları, bunun gibi-
leri.
zafer:
yenme, başarı.
zemin:
yeryüzü.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
aziz:
muhterem, saygın.
bahane:
asıl sebebi gizlemek
için ileri sürülen uydurma se-
bep.
bedel:
bir şeyin yerini tutan,
karşılık.
beşaret:
müjde.
biraderzade:
kardeş çocuğu,
yeğen.
dava:
takip edilen fikir, iddia.
evvelâ:
birinci olarak, her şey-
den önce, ilk olarak.
heyet:
bir topluluğu meydana
getiren kişilerin bütünü, ko-
mite.
ihtar:
hatırlatma, uyarı.
ihtiyat:
geleceği düşünerek
tedbirli hareket etme.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı
Hakka dair.
imdat:
yardım.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
maddeten:
maddî olarak.
maidetü’l-Kur’ân:
.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
medih:
övmek.
melekûtî:
ruhlar ve melekler
âlemine mensup olan, bu
âlemle ilgili, melekûta ait,
gayp âlemiyle ilgili.
1.
Bâkî olan yalnız Allah’tır.
2.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
1...,833,834,835,836,837,838,839,840,841,842 844,845,846,847,848,849,850,851,852,853,...1581
Powered by FlippingBook