Şualar - page 810

nazlanmaktan vazgeçiniz. Yoksa bir kısmımız, Şemsi, Şe-
fik, tevfik gibi; muarızlara sureten iltihak edip, hizmet-i
imaniyemize büyük bir zarar ve noksaniyet olacak. Ma-
dem inayet-i İlâhiye şimdiye kadar bir zayiata bedel çok-
ları o sistemde vermiş; inşaallah, yine imdadımıza yetişir.
Said Nursî
{{{
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Müdür,
Ayetü’l-Kübra
ve
Rehber’
i çok beğenmiş. Şim-
di
Asa-yı Mûsa
ve
Zülfikar
’ı istiyor. Ben de söz verdim,
“sana getireceğim.” eğer burada, Afyon’da varsa; bir
Asa-yı Mûsa
, bir
Zülfikar
(ciltli, büyük), bir
Rehber
, bir
Ayetü’l-Kübra
ısmarlayınız.
Said Nursî
{{{
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ª°r
SÉp
H
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evve l â
: Bu raporun neticesi aynen denizli’dekinin
aynıdır. Bizi medar-ı ittiham noktalardan tebrie etmek
içinde onlara hoş görünmek ve nurcu olmadıklarını
göstermek fikriyle, Vehhabîlik damarıyla, bir parça ilmî
aziz:
muhterem, saygın.
bedel:
karşılık.
evvelâ:
birinci olarak, her şeyden
önce, ilk olarak.
hizmet-i imaniye:
imana ait hiz-
met, iman ve Kur’ân hakikatlerinin
ikna edici ve ilmî delillerle anlaşıl-
masına hizmet etme.
ilmî:
ilim ile ilgili, ilme dair.
iltihak:
karışma, katılma.
imdat:
yardım.
inayet-i İlâhiye:
Allah’ın yar-
dımı.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
madem:
… -den dolayı, böyle
ise.
medar-ı ittiham:
suçlanma
sebebi.
muarız:
muhalefet eden, karşı
çıkan, muhalif.
noksaniyet:
eksiklik, noksan-
lık.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine
taraftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
rapor:
her hangi bir işte, bir
konuda yapılan inceleme ve
araştırma sonucu, düşünceleri
veya gözlemleri bildiren yazı.
sureten:
suret olarak, görünüş
itibarıyla, şekilce, şekil olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
tebrie:
beraat ettirme, beraat
hükmü.
Vehhabî:
Muhammed bin Ab-
dülvehhab tarafından geçen
asırda Arabistan’da meydana
getirilen İslâmî bazı mesele-
lerde ifrat eden ve Arap milli-
yetçiliği yapan mezhep.
zayiat:
zarar ve ziyan.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
| 810 | Şualar
1...,800,801,802,803,804,805,806,807,808,809 811,812,813,814,815,816,817,818,819,820,...1581
Powered by FlippingBook