Şualar - page 657

Hata 46, 47:
Kendi kerametine o kadar inanmıştır ki,
İlâhî ve tabiî olan birçok hâdiseleri kendisinin ve Ri-
sale-i Nur’un kerametidir der
.
Cevap:
Bu hatasında birkaç vecihle yanlışı var. İlâhî ve
tabiî olarak iki kısma ayırmak ve tabiata da bir his-
se-i icat vermek, dinde bir yanlış olduğu gibi; risa-
le-i nur’a ve şakirtlerine gelen zulmün aynı zama-
nında zelzele gibi müteaddit hâdiselerin tevafukla-
rı... risale-i nur’un makbuliyetine ve bir sadaka-i
makbule hükmüne geçtiğine bir işaret-i gaybiyedir
demesini tefahur zannetmek, iftira olduğunu herkes
bilir.
Hata 48:
Risale-i Nur’un tokadı olarak vasıflandırmakta-
dır.
Cevap:
Bunu müdafaatımda pek zahir bir hata olduğu-
nu ispat ettiğimiz gibi, “risale-i nur’un tokadıdır”
denilmemiş, belki “risale-i nur sadaka-i makbule
gibi belâların def’ine vesile olmasından, o gizlendi-
ği ve müsadere edildiği zamanda bazı belâlar fırsat
bulup başımıza gelir” denilmiş. Bu ise, adalet-i İlâ-
hiyenin bir tokadıdır.
Hata 49:
Muhtelif yerlerde olan zelzeleler ve seylaplar,
Risale-i Nur’un şiddetli birer tokadı olarak vuku bul-
muştur
.
Cevap:
Cevabı mükerrer verilmiş bir hatayı tekrar etmek,
garazkârâne bir yanlıştır.
Şualar | 657 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
tabiî:
tabiatı gereği olan, normal,
alışılmış, olağan.
tefahur:
yaptıklarıyla övünme, bö-
bürlenme.
tevafuk:
uyma, uygunluk, birbirine
denk gelme.
vecih:
cihet, yön.
vesile:
aracı, vasıta.
vuku:
olma, gerçekleşme, mey-
dana gelme.
zahir:
açık, âşikar.
zan:
sanma, kesin olarak bilmek-
sizin kuvvetli ihtimalle hükmet-
me.
zelzele:
yer sarsıntısı, deprem.
zulüm:
haksızlık.
adalet-i İlâhîye:
Allah’ın ada-
leti, İlâhî adalet.
belâ:
musibet, sıkıntı.
def:
mâni olma, kovma, orta-
dan kaldırma.
garazkârâne:
garaz ve düş-
manlığa kapılarak, garazkâr-
lıkla, düşmancasına.
hâdise:
olay.
hisse:
pay, nasip.
hisse-i icat:
icat etme, yaratma
hissesi, payı.
hükmüne:
yerine, değerine.
iftira:
aslı olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
başkasına yükleme.
İlâhî:
Allah’la ilgili, Cenab-ı Hak-
ka dair.
işaret-i gaybiye:
gaypla ilgili
işaret; Hz. Peygamber, müçtehit
imamlar tarafından gayba ait
verilen haberler, işaret yolu
ile yapılan açıklamalar.
ispat:
doğruyu delillerle gös-
terme.
keramet:
Allah’ın velî kulla-
rında görülen olağanüstü hâller
veya tabiatüstü hâdiseler.
makbuliyet:
makbullük, be-
ğenilmişlik, geçerlilik.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar.
muhtelif:
türlü türlü, çeşitli.
mükerrer:
tekrarlanmış, tekrar
olunmuş.
müsadere:
toplatma, elden
alma.
müteaddit:
çeşitli, bir çok.
sadaka-i makbule:
Allah ta-
rafından hoş karşılanmış, kabul
edilmiş sadaka.
şakirt:
talebe, öğrenci.
seylap:
sel.
tabiat:
kâinatın düzenini de-
vam ettiren kanun.
1...,647,648,649,650,651,652,653,654,655,656 658,659,660,661,662,663,664,665,666,667,...1581
Powered by FlippingBook