Fihrist
İkinci Şua
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
15
Bu Şua, esma-i rabbülâlemîn’den
(1)
l
ón
Mn
G *n
G
ism-i
Celîl’inin inkişafıyla otuzuncu lem’a olan ve
Sekîne
tabir edilen
(2)
¢l
°Sht
óo
b
@
l
?r
ón
Y
@
l
ºn
µ`n
M
@
l
?ƒt
«`n
b
@
w
?n
M
@
l
Or
ôn
a
esma-i azîmesinin yedinci nüktesi olarak gayet mü-
him akait ve delâil-i İslâmiyeyi ve esrar-ı imaniyeyi
havi bir risale olup, üç Makam, üç Meyve, üç Muk-
tazi, üç Hüccet, bir Hatime olarak tanzim ve tekmil
edilmiştir.
BİrİNCİ MaKaMıN
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
17
Birinci Meyvesi:
Fâtır-ı Akdes Hazretlerinin ce-
mal-i İlâhîsi ve kemal-i rabbanîsi ancak tevhid ve
vahdette tezahür ettiğini, makul ve mütesanit bir şe-
kilde iddia ve ispat ile, akl-ı kâmil ve ve kalb-i selim
sahiplerini hayran edecek bir i’caz ve icaz ile mah-
lûka Hâlık’ını ra’ye’l-ayn derecesinde tanıttıracak
bir makamda bir ders-i hikmettir.
İkinci Meyve:
Bu Meyve dahi kâinatın zat ve
mahiyetinden bahisle
(3)
o
¬s
`Hn
Q n
±n
ôn
Y r
ón
?n
a o
¬° n
ùr
Øn
f n
±n
ôn
Y r
øn
e
sırrıyla, kâinatın icmal edilmiş bir numune-i acibesi
Şualar | 1171 |
f
ihriST
yi yoktan var eden, yaratıcı; Al-
lah.
hatime:
son söz, bir eserin sonuç
kısmı.
havi:
içinde bulunduran.
hayran:
çok takdir eden, çok be-
ğenen, hayranlık hisseden.
hazret:
saygı, ululama, yüceltme,
övme maksadıyla kullanılan ta-
bir.
hüccet:
delil, ispat, bürhan; bir id-
dianın doğruluğunu ispat için gös-
terilen vesika, senet.
i’caz:
âciz bırakma, acze düşür-
me, âciz hâle getirme.
icaz:
az sözle çok mana ifade et-
me.
icmal:
öz, özet.
inkişaf:
açılma, ortaya çıkma, gö-
rülme, açığa çıkma, meydana çık-
ma.
ism-i Celîl:
Celîl ismi; Cenab-ı Hak-
kın büyüklüğü ve kudretiyle her
şeyi hükmüne boyun eğdirdiğini
ifade eden ismi.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin
tamamı, bütün âlemler, varlıklar.
kalb-i selim:
temiz gönül.
kemal-i rabbanî:
İlâhî mükem-
mellikler, Cenab-ı Hakkın rububi-
yetine ait tam mükemmellik.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ha-
kikati, iç yüzü, bir şeyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret olduğu,
nitelik.
mahlûk:
halk edilmiş, yaratılmış,
yaratık, Allah tarafından yaratıl-
mış, yaratık.
makam:
bölüm.
makul:
akla yakın, akla uygun,
aklın kabul edeceği.
numune-i acibe:
hayret verici nu-
mune, örnek.
nükte:
bir söz veya ibareden hu-
susî bir dikkatle çıkarılan gizli ma-
na.
ra’ye’l-ayn:
gözle görünmek.
risale:
belli bir konuda yazılmış
küçük kitap, broşür.
Sekîne:
içerisinde on dokuz harfi
on dokuz ayet bulunan, sükûnet
ve emniyet veren bir dua.
tabir edilmek:
ifade edilmek, söy-
lenmek.
tanzim:
düzenleme.
tevhid:
Allah’ın bir olduğuna inan-
ma, Allah’ın varlığını, birliğini, den-
gi ve ortağı bulunmadığını kabul
etme.
tezahür:
zuhur etme, ortaya çık-
ma, meydana çıkma, belirme, gö-
rünme.
vahdet:
Allah’a yakınlık, Allah’a
ulaşma, Allah’a kavuşma.
zat:
asıl varlık; cisim, beden.
akait:
akideler, inançlar, ina-
nılan şeyler.
bahis:
bahseden, araştıran, an-
latan.
cemal-i İlâhî:
İlâhî güzellik, Al-
lah’ın zatına mahsus güzelliği.
ders-i hikmet:
hikmet dersi.
esma-i rabbülâlemîn:
Âlem-
lerin Rabbi olan Allah’ın isim-
leri.
esrar-ı imaniye:
iman sırları,
imana ait sırlar.
Fâtır-ı akdes:
mukaddes, ku-
sursuz yaratıcı; noksan sıfat-
lardan berî olan yaratıcı; Al-
lah.
fihrist:
bir kitabın başında ve-
ya sonunda yer alan ve kita-
bın içinde neler bulunduğunu
gösteren cetvel, indeks.
Hâlık:
yoktan yaratan, her şe-
1.
O Allah birdir. (İhlâs Suresi: 1.)
2.
Allah, zat, sıfât ve fiillerinde ortağı ve benzeri olmayan Ferd’dir; hayatı veren ve alan, ezelî
ve ebedî gerçek hayat sahibi olan Hayy’dır; her şeyi ayakta tutan ve koruyan Kayyum’dur;
hüküm ve kaza sahibi Hakem’dir; mutlak adalet sahibi Adl’dir; kusur ve noksanlıklardan
pak olan ve her şeyi temizleyip arındıran Kuddüs’tür.
3.
Kendi nefsini tanıyan, Rabbini de tanır. (Süyutî, el-HâvîlilFetavâ, 2:451.