Şualar - page 102

sıfatlarına ve şe’nlerine ve izzet-i celâline ve saltanat-ı
rububiyetine itimaden ve keşfiyat ve müşahedat ve ilmel-
yakin itikatlarıyla, saadet-i ebediyeyi cin ve inse müjdeli-
yorlar ve ehl-i dalâlet için cehennem bulunduğunu haber
verip ilân ediyorlar ve iman edip şahadet ediyorlar.
Ey Kadîr-i Hakîm, Ey Rahman-ı Rahîm, Ey
Sadıku’l-Va’di’l-Kerîm, Ey İzzet ve Azamet ve
Celâl Sahibi Kahhar-ı Zülcelâl!
Bu kadar sadık dostlarını ve bu kadar vaatlerini ve bu
kadar sıfât ve şuunatını tekzip edip, saltanat-ı rububiyeti-
nin kat’î mukteziyatını ve sevdiğin ve onlar dahi seni tas-
dik ve itaatle kendilerini sana sevdiren hadsiz makbul
ibadının hadsiz dualarını ve davalarını reddederek, küfür
ve isyan ile ve seni vaadinde tekzip etmekle senin aza-
met-i kibriyana dokunan ve izzet-i celâline dokunduran
ve ulûhiyetinin haysiyetine ilişen ve şefkat-i rububiyetini
müteessir eden ehl-i dalâlet ve ehl-i küfrü, haşrin inkârın-
da tasdik etmekten yüz bin derece mukaddessin ve had-
siz derece münezzeh ve âlîsin. Böyle nihayetsiz bir zu-
lümden, bir çirkinlikten senin nihayetsiz adaletini ve ce-
malini ve rahmetini takdis ediyorum,
(1)
Gk
Ò/
Ñn
c Gk
ƒo
?o
Y n
¿ƒo
dƒo
?n
j És
ªn
Y '
‹Én
©n
Jn
h o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S
ayetini vücudumun
bütün zerratı adedince söylemek istiyorum.
Belki senin o sadık elçilerin ve doğru dellâl-ı salta-
natının hakkalyakin, aynelyakin, ilmelyakin suretinde
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi.
âlî:
yüce, yüksek.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
aynelyakin:
görür derecede ke-
sin olarak bilme, inanma.
azamet:
büyüklük.
azamet-i kibriya:
haşmetin bü-
yüklüğü.
celâl:
büyüklük, yücelik, haşmet.
cemal:
güzellik.
dava:
takip edilen fikir, iddia
dellâl-ı saltanat:
saltanatın, hâki-
miyetinin ilâncısı.
ehl-i dalâlet:
doğru ve hak yol-
dan sapanlar, iman ve İslâmdan
çıkmış olanlar.
ehl-i küfür:
kâfirler, inkârcılar,
inançsızlar.
hakkalyakin:
yaşayarak bilme,
bilginin en kesin hâli.
haşir:
kıyametten sonra, ölen bü-
tün varlıkların diriltilip Allah’ın hu-
zurunda toplanmaları.
haysiyet:
itibar, şeref.
ibad:
kullar.
ilmelyakin:
ilim yoluyla kesin ola-
rak bilme.
iman etmek:
inanmak, itikat et-
mek.
ins:
insanlar.
itaat:
söz dinleme, emre uyma.
itikat:
inanma, inanç.
itimaden:
güvenerek.
izzet:
şeref, üstünlük.
izzet-i celâl:
büyüklüğün izzeti ve
şerefi.
Kadîr-i Hakîm:
her şeyi hikmetle
yaratan ve her şeye kudreti ye-
ten Allah.
Kahhar-ı Zülcelâl:
kayıtsız şartsız
galip ve her an kahretmeye gücü
yeten büyüklük sahibi Allah.
keşfiyat:
keşifler, Allah’ın ilhamıy-
la gizli bir şeyi bulma, bir sırrı öğ-
renme.
küfür:
Allah’ı inkâr etme, inanç-
sızlık.
mukaddes:
kutsal, ayıp ve nok-
sanlardan uzak.
mukteziyat:
gereklilikler, gerek-
tiren şeyler.
müjde:
sevindirici, iyi haber.
münezzeh:
kusur ve noksanlık-
tan uzak ve temiz olan.
müşahedat:
gözlemler, görülen
şeyler.
müteessir:
etkilenmiş.
rahman-ı rahîm:
dünya ve ahi-
rette yaratığı varlıklara sonsuz rah-
met, şefkat ve merhametiyle dav-
ranan Allah.
rahmet:
şefkat ve merhamet et-
me, acıma, esirgeme.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk; Cennet hayatı.
sadık:
doğru, dostluğu ve bağlılığı
içten olan.
Sadıku’l-Va’di’l-Kerîm:
vaadin-
de ve sözünde mutlaka du-
ran, cömertlik ve ikram sahibi
olan Allah.
saltanat-ı rububiyet:
bütün
varlıkları besleyen, büyüten,
yetiştiren, uyum içinde sevk
ve idare eden Allah’ın salta-
natı, hâkimiyeti.
sıfât:
niteliklar, vasıflar.
suret:
şekil, biçim.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
şefkat-i rububiyet:
bütün var-
lıkları besleyen, büyüten, ye-
tiştiren, uyum içinde sevk ve
idare eden Allah’ın şefkati.
şe’n:
Allah’ın zatına has, za-
tından ayrılmayan, zatının ge-
reği olan mukaddes özellik.
şuunat:
şuunlar, Allah’ın zatı-
na has, zatından ayrılmayan,
zatının gereği olan mukaddes
özellikler.
takdis etme:
Allah’ı her türlü
kusur ve noksandan uzak tut-
ma, temiz bilme.
tekzip etmek:
yalanlamak.
ulûhiyet:
ilâhlık, Allah’ın hâ-
kimiyeti ile kâinattaki her şe-
yi kendisine ibadet ve itaat
ettirmesi.
zerrat:
zerreler, en küçük par-
çalar, atomlar..
1.
Allah onların söyledikleri şeylerden pek münezzehtir ve pek büyük bir yücelikle yücedir.
(İsra Suresi: 43.)
MÜNACAT
| 102 |
Ü
çÜncÜ
Ş
ua
Şualar
1...,92,93,94,95,96,97,98,99,100,101 103,104,105,106,107,108,109,110,111,112,...1581
Powered by FlippingBook