Sözler - page 968

“E¤er bütün emsalim ve yüzümüzdeki sikke-i kudret
ve turra-i f›trat bir olan bütün insanlar›n bedenlerine ha-
kikî mutasarr›f olacak olan bir kudret ve ilim sende var-
sa, hem sudan ve havadan tut, tâ nebatat ve hayvanata
kadar benim erzak›m›n mahzenlerine malik olacak bir
servetin ve bir hâkimiyetin varsa, hem ben k›l›f oldu¤um
gayet genifl ve yüksek olan ruh, kalp, ak›l gibi letaif-i ma-
neviyeyi benim gibi dar, süflî bir zarfta yerlefltirerek, ke-
mal-i hikmetle istihdam edip ibadet ettirecek, sende böy-
le nihayetsiz bir kudret, hadsiz bir hikmet varsa, göster.
Sonra ‘Ben seni yapt›m’ de. Yoksa, sus!
“Hem, bendeki intizam-› ekmelin flahadetiyle ve yü-
zümdeki sikke-i vahdetin delâletiyle, benim Sâniim her
fleye kadîr, her fleye alîm, her fleyi görür ve her fleyi ifli-
tir bir Zatt›r. Senin gibi sersem âcizin parma¤› Onun sa-
nat›na kar›flamaz, zerre miktar müdahale edemez.”
O fleriklerin vekili, bedende dahi parmak kar›flt›racak
yer bulamaz. Gider, insan›n nev’ine rast gelir. Kalbinden
der ki: “Belki bu da¤›n›k, karma kar›fl›k olan cemaat için-
de, fleytan onlar›n ef’al-i ihtiyariye ve içtimaiyelerine ka-
r›flt›¤› gibi, belki ben de ahval-i vücudiye ve f›triyelerine
kar›flabilece¤im ve parmak kar›flt›racak bir yer bulaca-
¤›m. Ve onda bir yer bulup, beni tart eden bedene ve be-
den hüceyresine hükmümü icra ederim.”
Onun için, beflerin nev’ine yine sa¤›r tabiat ve sersem
felsefe lisan›yla der ki: “Siz çok kar›fl›k bir fley görünü-
yorsunuz. Ben size rab ve malikim. Veyahut hissedar›m”
der.
âciz:
zay›f, güçsüz.
ahval-i vücudiye ve f›trîye:
vü-
cuda ve yarat›l›fla dair hâller.
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen Al-
lah.
befler:
insanl›k.
cemaat:
topluluk.
delâlet:
alâmet, iflaret, delil olma.
ef’al-i ihtiyariye ve içtimaiye:
kiflinin ve toplumun kendi irade-
leriyle yapt›¤› ifller.
emsal:
benzerler.
erzak:
yiyecek, az›klar, r›z›klar.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
gayet:
çok, son derece.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakikî:
gerçek.
hâkimiyet:
hâkim olma hâli, hük-
medifl.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hissedar:
hisse sahibi, ortak.
hüceyre:
hücrecik.
hüküm:
emir, karar.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
icra:
uygulatma.
intizam-› ekmel:
son derece mü-
kemmel intizam, düzgünlük, dü-
zen, düzenlilik.
istihdam:
hizmet ettirme.
kadir:
kudret sahibi olan ve her
fleye gücü yeten Allah.
kemal-i hikmet:
mükemmel hik-
met ve gaye.
k›l›f:
mahfaza.
kudret:
kuvvet, iktidar.
letaif-i manevîye:
manevî duy-
gular.
lisan:
dil.
mahzen:
içinde eflya saklanacak
yer, depo.
malik:
sahip.
mutasarr›f:
tasarruf sahibi olan,
kullan›m hakk› olan.
müdahale:
kar›flma.
nebatat:
bitkiler.
nev’:
çeflit, tür.
nihayetsiz:
sonsuz.
Rab:
yaratan, ihtiyaçlar› gideren,
idare ve terbiye eden Allah.
ruh:
can.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak
yaratan Allah.
sersem:
aptal, dengesiz.
servet:
zenginlik.
sikke-i kudret:
kuvvet, güç
mührü.
sikke-i vahdet:
birlik mührü.
süflî:
afla¤›, baya¤›.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
flerik:
ortak.
fleytan:
sapk›n, iblis.
tabiat:
maddî âlem ve içinde-
ki her fley.
tart eden:
kovan, ç›karan.
turra-i f›trat:
yarat›l›fl mührü.
vekil:
bakan.
zarf:
kap.
Zat:
azamet ve ululuk sahibi
Allah.
zerre:
maddenin en küçük
parças›, molekül, atom.
968 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,958,959,960,961,962,963,964,965,966,967 969,970,971,972,973,974,975,976,977,978,...1482
Powered by FlippingBook