felsefeyi esfel-i safilînin dibine atar. Bütün y›ld›zlarla be-
raber, o y›ld›z,
1
@ Én
Jn
ó°n
ùn
Ø n
d *G s
’p
G l
án
¡p
d'
G BÉ n
ªp
¡«/
a n
¿Én
c
r
ƒn
d
fer-
man-› kudsîsini okuyorlar. Ve “Sinek kanad›ndan tut, tâ
semavat kandillerine kadar, bir sinek kanad› kadar fleri-
ke yer yoktur ki, parmak kar›flt›rs›n” diye ilân ederler.
2
o
º«/
µ n
`?r
G o
º«/
? n
© r
dG n
âr
fn
G n
?s
f p
G B É
'
æ n
à r
ª s
? n
Y É
n
e
s
’ p
G B É '
æ n
d
n
ºr
?p
Y
n
’ n
?n
fÉ n
ër
Ñ
°o
S
p
än
ôr
ã`n
c ? /
a n
?p
Jn
ór
Mn
h p
êGn
ôp
°S m
ós
ªn
ëo
e Én
fp
óu
«°n
S '
¤n
Y r
º u
?°n
Sn
h u
?n
°U s
ºo
¡
s
?dn
G
/
¬p
d'
G = '
¤n
Yn
h n
?p
JÉn
æp
F B Én
c p
ôn
¡r
°ûn
e ? /
a n
?p
às
«p
fGn
ór
Mn
h p
?s
’n
On
h n
?p
JÉn
bƒ o
?r
în
e
3
@ n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h
@
al:
soy sülâle
ashap:
arkadafllar.
dellâl:
ilân edici.
esfel-i safilîn:
Cehennemin en
afla¤› tabakas›.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
hak:
do¤ru.
harap:
y›k›k, yok olma.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kandil:
ayd›nlatma kab›.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
noksan:
eksiklik.
salât:
Hz. Muhammed’e, Ashab›-
na, Ailesine Allah’›n rahmet ve
ma¤firetini dileme.
semavat:
semalar, gökler.
flerik:
ortak.
tenzih:
uzak ve yüce tutma.
vahdaniyet:
Allah’›n birli¤i ve
varl›¤›.
1.
E¤er göklerde ve yerde Allah’tan baflka ilâhlar olsayd›, ikisi de harap olup giderdi. (Enbiya:
22.)
2.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize ö¤retti¤inden baflka bilgimiz yoktur. Sen
her fleyi hakk›yla bilir, her ifli hikmetle yapars›n. (Bakara Suresi: 32.)
3.
Allah’›m, mahlûkat›n›n çoklu¤u içerisinde birli¤inin kandili, kâinat›n›n sergisinde vahdani-
yetinin dellâl› olan Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.), onun bütün âl ve ashab›na salât ve se-
lâm eyle.
976 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ