Sözler - page 964

edip emir taht›na alacak bir hüküm ve iktidar sende var-
sa; hem, kemal-i intizam ile cüz oldu¤um mevcutlara, me-
selâ kandaki küreyvat-› hamraya hakikî malik ve muta-
sarr›f olabilirsen, bana rab olmak dava et, beni Cenab-›
Hak’tan baflkas›na isnat et. Yoksa sus!
“Hem, bana rab olamad›¤›n gibi, müdahale dahi ede-
mezsin. Çünkü, vezaifimizde ve harekât›m›zda o kadar
mükemmel bir intizam var ki, nihayetsiz bir hikmet ve
muhit bir ilim sahibi olmayan, bize parmak kar›flt›ramaz.
E¤er kar›flsa, kar›flt›racak. Hâlbuki, senin gibi camit, âciz
ve kör ve iki eli tesadüf ve tabiat gibi iki körün elinde
olan bir flah›s, hiçbir cihette parmak uzatamaz.”
O müddei, maddiyyunlar›n dedikleri gibi dedi ki:
“Öyle ise sen kendi kendine malik ol. Neden baflkas›-
n›n hesab›na çal›flmas›n› söylüyorsun?”
Zerre ona cevaben der:
“E¤er günefl gibi bir dima¤›m ve ziyas› gibi ihatal› bir
ilmim ve harareti gibi flümullü bir kudretim ve ziyas›nda-
ki yedi renk gibi muhit duygular›m ve gezdi¤im her yere
ve iflledi¤im her mevcuda müteveccih birer yüzüm ve ba-
kar birer gözüm ve geçer birer sözüm bulunsa idi, belki
senin gibi ahmakl›k edip, kendi kendime malik oldu¤u-
mu dava ederdim. Haydi defol git, sen benden ifl bula-
mazs›n!”
‹flte, fleriklerin vekili, zerreden me’yus olunca, kürey-
vat-› hamradan ifl bulaca¤›m diye, kandaki bir küreyvat-›
hamraya rast gelir. Ona esbap nam›na ve tabiat ve felse-
fe lisan›yla der ki: “Ben sana rab ve malikim.”
âciz:
zay›f, güçsüz.
ahmak:
budala.
camit:
ruhsuz, cans›z.
Cenab-› Hak:
Allah.
cihet:
yön, sebep.
cüz:
parça.
dava:
söz konusu olan, iddia edi-
len.
dima¤:
ak›l, fluur.
elhâs›l:
netice itibar›yla, özetle.
emir taht›:
emir alt›.
esbap:
sebepler.
felsefe:
madde ve hayat› bafllan-
g›ç ve gaye bak›m›ndan incele-
yen ilim.
hakikî:
gerçek.
hararet:
atefllilik, coflkunluk.
harekât:
hareketler.
hafliye:
dipnot.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
hüküm:
emir, kudret.
ihata:
kuflatma.
iktidar:
güç yetme, kuvvet.
ilim:
bilgi, marifet.
intizam:
düzgün olma.
isnat:
dayand›rma.
ithal:
dahil etme.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
kudret:
kuvvet, iktidar.
küreyvat-› hamra:
kandaki alyu-
varlar.
lisan:
dil.
maddiyyun:
maddeciler, mater-
yalistler.
malik:
sahip.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
me’yus:
ümitsiz.
mekân:
yer.
mevcut:
var olan.
muhit:
kuflatan.
mutasarr›f:
kendinde kullanma
hakk› ve salâhiyeti bulunan, her
fleyin sahibi.
müdahale:
kar›flma.
müddei:
iddia sahibi, davac›.
mühr-ü vahdaniyet:
Allah’›n bir-
li¤inin mührü.
mülk:
sahip olunan, üzerinde ta-
sarruf hakk› bulunan fley.
müteharrik:
hareket eden.
müteveccih:
yönelik.
nam:
ad, isim.
nebat:
bitki.
nebatat:
bitkiler.
nihayetsiz:
sonsuz.
nücum-u sevabite:
sabit olan y›l-
d›zlar.
Rab:
yaratan
,
besleyen, terbiye
eden Allah.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak
yaratan Allah.
seyyarat:
gezegenler.
sikke-i samediyet:
her fleyin
Ona muhtaç olup, hiç bir fleye
muhtaç olmayan Allah’›n
mahlûklar üzerindeki alâme-
ti, damgas›, mührü.
sikke-i vahdet:
Allah’›n birli-
¤ini gösteren mühür.
flerik:
ortak.
flümul:
içine alma, kaplama.
tabiat:
maddî âlem.
tesadüf:
rastlant›.
vahdet:
birlik.
vekil:
baflkas›n›n yerine ve
ad›na hareket eden, konuflan,
bakan.
vezaif:
vazifeler.
zapt:
idaresi alt›na tutma.
zerrat:
zerreler.
zerre:
maddenin en küçük
parças›, atom.
ziya:
›fl›k.
964 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,954,955,956,957,958,959,960,961,962,963 965,966,967,968,969,970,971,972,973,974,...1482
Powered by FlippingBook