Sözler - page 935

kemal-i manevîsini iki vecihle müflahede etsin:
Bir veçhi
bizzat nazar-› dekaikaflinas›yla görsün,
di¤eri
gayrin na-
zar›yla baks›n. Ve flu hikmete binaen, elbette cesim,
muhteflem, genifl bir saray yapmaya bafllar. fiahane bir
surette dairelere, menzillere taksim eder. Hazinelerinin
türlü türlü murassaat›yla süslendirip, kendi dest-i sanat›-
n›n en güzel, en lâtif sanatlar›yla ziynetlendirir. Fünun ve
hikmetinin en incelikleriyle tanzim eder. Ve ulûmunun
âsâr-› mu’cizekârâneleriyle donat›r, tekmil eder.
Sonra, nimetlerinin çeflitleriyle, taamlar›n›n lezizleriy-
le her taifeye lây›k sofralar› serer, bir ziyafet-i amme ih-
zar eder.
Sonra, raiyetine kendi kemalât›n› göstermek için, on-
lar› seyre ve ziyafete davet eder.
Sonra, birisini yaver-i ekrem yapar, afla¤›daki tabakat
ve menzillerden yukar›ya davet eder; daireden daireye,
üst üstteki tabakalarda gezdirir. O acip sanat›n›n makine-
lerini ve tezgâhlar›n› ve afla¤›dan gelen mahsulât›n mah-
zenlerini göstere göstere, tâ daire-i hususiyesine kadar
getirir. Bütün o kemalât›n›n madeni olan mübarek zat›n›
ona göstermekle ve huzuruyla onu müflerref eder. Kas-
r›n hakaik›n› ve kendi kemalât›n› ona bildirir. Seyircilere
rehber tayin eder, gönderir; tâ o saray›n sâniini, o sara-
y›n müfltemilât›yla, nukufluyla, acaibiyle, ahaliye tarif et-
sin ve saray›n nak›fllar›ndaki rumuzunu bildirip ve içinde-
ki sanatlar›n›n iflaretlerini ö¤retip, “Derunundaki manzum
murassalar ve mevzun nukufl nedir? Ve saray sahibinin
kemalât›n› ve hünerlerini nas›l gösterirler?” o saraya
SÖZLER | 935
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
ler.
mahzen:
hazineler, depolar.
manzum:
tanzim edilmifl, düzen-
lenmifl.
menzil:
yer, bölüm, oda.
mevzun:
ölçülü, düzgün.
murassa:
k›ymetli fleylerle süs-
lenmifl, bezenmifl.
murassaat:
süslenmifl fleyler.
mübarek:
feyizli, bereketli, hay›r-
l›.
müflahede:
görme, seyretme, fla-
hit olma.
müflerref:
flereflendirilmifl, yücel-
tilmifl.
müfltemilât:
bir fleyin içerdi¤i bö-
lümler, eklentiler.
nak›fl:
resim, iflleme.
nazar:
görüfl, bak›fl.
nazar-› dekaikaflina:
incelikleri
bilen ve gören bak›fl.
nimet:
r›z›k, iyilik, ihsan, ba¤›fl.
nukufl:
nak›fllar, resimler, iflleme-
ler.
raiyet:
halk, vatandafl, idare edi-
lenler.
rehber:
yol gösteren, k›lavuz, de-
lil.
rumuz:
remizler, iflaretler.
Sâni:
yapan, her fleyi sanatl› ola-
rak yaratan Allah.
seyir:
yürüyüfl, gezinti.
suret:
flekil, biçim, görünüfl.
taam:
yemek.
tabaka:
kat, bölüm.
tabakat:
tabakalar.
taife:
topluluk, bölük, tak›m.
taksim:
bölme, parçalara ay›rma.
tanzim:
s›ralama, düzenleme.
tayin etme:
vazifelendirme, ata-
ma.
tekmil:
mükemmellefltirme, ek-
siklerini tamamlama.
tezgâh:
üretim aleti.
ulûm:
ilimler.
vecih:
yön, taraf.
yaver-i ekrem:
sultan›n en de-
¤erli, en cömert hizmetkâr›.
zat:
kifli, flah›s.
ziyafet:
yemekli davet.
ziyafet-i amme:
herkesin davetli
oldu¤u bir ziyafet.
ziynet:
süs, bezek.
acayip:
hayret verici fleyler,
dikkat çeken.
acip:
hayret veren, dikkat çe-
ken.
ahali:
halk.
asar-› mu’cizekârâne:
mu’ci-
ze sahibi sanatkâra yak›flan
eserler.
binaen:
-den dolay›, -den
ötürü.
bizzat:
kendisi, flahsen.
cesim:
iri, büyük, kocaman.
daire-i hususî:
özel alan, flah-
sî daire.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
derun:
iç, içerik, dahil.
dest-i sanat:
sanat eli.
fünun:
fenler, bilimler.
gayr:
baflka, di¤er.
hakaik:
hakikatler, do¤rular,
gerçekler.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal› ve yerli yerinde
olufl; gizli, kâinattaki ve yara-
t›l›fltaki ‹lâhî gaye.
huzur:
yan, kat.
hüner:
bilgi, beceri.
ihzar:
haz›rlama.
kas›r:
saray.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
mükemmellikler.
kemalât›n madeni:
mükem-
melliklerin kayna¤›.
kemal-i manevî:
manevî ve
ruhî olgunluk, mükemmellik.
lâtif:
hofl, güzel, nazik, narin.
lây›k:
uygun, yarafl›r.
leziz:
lezzetli, tatl›.
mahsulât:
elde edilen ürün-
1...,925,926,927,928,929,930,931,932,933,934 936,937,938,939,940,941,942,943,944,945,...1482
Powered by FlippingBook