E l hâ s l :
Madem flu azîm kâinat mezkûr maksatlar
gibi çok azîm makasd ve çok büyük gayeler için flu su-
rette teflkil, tertip ve tezyin etmifltir. Hem madem flu
mevcudat içinde flu umumî rububiyeti bütün dekaik ile,
flu azîm saltanat- ulûhiyeti bütün hakaik ile görecek in-
san nevi vardr. Elbette o Hâkim-i Mutlak o insan ile ko-
nuflacaktr, makasdn bildirecektir.
Madem her insan cüziyetten ve süfliyetten tecerrüt
edip en yüksek bir makam- küllîye çkamyor, o Hâ-
kimin küllî hitabna bizzat muhatap olamyor; elbette, o
insanlar içinde baz efrad- mahsusa, o vazife ile muvaz-
zaf olacaklar. Tâ iki cihetle münasebeti bulunsun: hem
insan olmal, tâ insanlara muallim olsun; hem ruhen ga-
yet ulvî olmal ki, tâ do¤rudan do¤ruya hitaba mazhar ol-
sun.
fiimdi, madem flu insanlar içinde, flu kâinat Sâniinin
makasdn en mükemmel bir surette bildiren ve flu kâ-
inat tlsmn keflfeden ve hilkatin muammasn açan ve
rububiyetin mehasin-i saltanatna en mükemmel tarzda
dellâllk eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdr; el-
bette, bütün efrad- insaniye içinde öyle bir manevî sey-
rüsülûku olacaktr ki, cismanî âlemde seyrüseyahat sure-
tinde bir mirac olacaktr. Yetmifl bin perde tabir olunan
berzah- esma ve tecelli-i sfât ve efal ve tabakat- mev-
cudatn arkasna kadar kat- meratip edecektir. flte miraç
budur.
SÖZLER | 925
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ
kat- meratip:
mertebeleri aflma,
mertebeleri geçme.
keflfetmek:
gizli bir fleyi açmak,
meydana çkarmak.
küllî:
kapsaml, bütüne ait; her
fleyi ilgilendiren.
makam- küllî:
genifl ve yüksek
makam.
makasd:
maksatlar, gayeler,
amaçlar.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
gaye, amaç.
mehasin-i saltanat:
Allahn sal-
tanatnn, hâkimiyetinin güzellik-
leri.
mevcudat:
varlklar, var olan her
fley.
mezkûr:
ad geçen, anlan.
Miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammedin Cenab- Hakkn hu-
zuruna ruhen, cismen, hâlen çk-
mas mucizesi.
muallim:
ders veren, ö¤reten, ö¤-
retici.
muamma:
manas zor anlafllr
fley, gizli sr.
muhatap:
konuflulan kimse.
muvazzaf:
vazifeli, görevli.
münasebet:
uygunluk; ilgi, alâka.
nev:
çeflit, cins, tür.
rububiyet:
lâhî terbiye, Allahn
yaratt¤ bütün varlklarn ihtiyaç-
larn gidermesi, yetifltirmesi, on-
lar sevk ve idare edip hâkimiyeti
altnda bulundurmas.
ruhen:
ruh bakmndan.
saltanat- ulûhiyet:
tek ilâh olan
Allahn hâkimiyeti.
Sâni:
bütün varlklar sanatl bir
flekilde yaratan, Allah.
seyrüseyahat:
hareket etme ve
gezme, yolculuk ve gezme.
seyrüsülûk:
Cenab- Hakka er-
mek için çklan manevî ve ruhî
yolculuk.
suret:
biçim, görünüfl, biçim; tarz.
süfliyet:
afla¤lk, adîlik.
tabakat- mevcudat:
varlklarn
ksmlar, bölümleri.
tabir olunan:
isimlendirilen, ad-
landrlan.
tecelli-i sfât ve efal:
Cenab-
Hakkn fiillerinin ve sfatlarnn te-
celli etmesi, görünmesi.
tecerrüt etmek:
syrlmak, uzak-
laflmak, somutlaflmak.
tertip:
düzenleme, sralama.
teflkil:
meydana getirme, olufl-
turma.
tezyin:
süsleme, donatma.
tlsm:
herkesin bilip çözemedi¤i
gizli sr.
ulvî:
yüksek, yüce.
azîm:
büyük, yüce.
berzah- esma:
Allahn isim-
lerinin perdesi, aral¤.
bizzat:
kendisi, kendi, flahsen.
cismanî âlem:
gördü¤ümüz,
maddî âlem.
cüziyet:
azlk, küçüklük, ba-
sitlik; fert olufl.
dekaik:
incelikler.
dellâl:
ilân edip duyuran, ta-
ntan.
efrad- insanî:
insan fertleri.
efrad- mahsus:
özel fertler,
flahslar.
hakaik:
gerçekler, hakikatler.
Hâkim:
her fleye hükmeden,
her fleyi hükmü altnda tutan,
Allah.
Hâkim-i Mutlak:
hiçbir flekil-
de hâkimiyetine snr konma-
yan, her fleye hükmeden, Al-
lah.
hatra gelme:
zihne, akla gel-
me, hatrlama.
hilkat:
yaratlma, yaratlfl.
hitaba mazhar olmak:
ken-
disiyle konuflulmak,