Sözler - page 923

ve hikmet o derece aciptir ki, o fleyin Sânii, her bir fleye
muktedir olacak, her bir ifli bilecek bir derecede Kadîr-i
Mutlak olmak lâz›m gelir; öyle ise, bir olmazsa—mevcu-
dat adedince ilâhlar›n bulunmas› lâz›m gelir. O ilâhlar
hem birbirine z›t, hem birbirine misil olacaklar; ve o hâl-
de flu acip intizam bozulmamak yüz bin defa muhaldir.
Hem madem flu mevcudat›n tabakat›, bir ordudan bin
defa daha muntazam bir emir ile hareket etti¤i bilbeda-
he görünüyor. Y›ld›zlar›n, günefl ve kamerin muntaza-
man hareketlerinden tut, tâ badem çiçeklerine kadar her
bir taife o kadar muntazam, o kadar mükemmel bir su-
rette Kadîr-i Ezelî’nin o taifeye verdi¤i niflanlar›, forma-
lar›, güzel libaslar› ve tayin etti¤i harekât›, bin defa ordu-
dan daha muntazam bir tarzda izhar ediyor. Öyle ise, flu
kâinat›n, mevcudat› Onun emrine bakar ve imtisal eder,
perde-i gayp arkas›nda bir Hâkim-i Mutlak’› vard›r.
Hem madem o Hâkim, bütün yapt›¤› icraat-› hakîmâ-
ne flahadetiyle, hem gösterdi¤i âsâr-› haflmetle, bir Sul-
tan-› Zülcelâl’dir. Hem gösterdi¤i ihsanat ile gayet Rahîm
bir Rab’dir, hem izhar etti¤i güzel sanatlar›yla sanatper-
ver ve sanat›n› çok sever bir Sâni’dir. Hem gösterdi¤i
tezyinat ve merakaver sanatlar›yla zîfluurlar›n nazar-› is-
tihsan›n› âsâr›na celp etmek isteyen bir Hâl›k-› Ha-
kîm’dir. Hem hilkat-i âlemde gösterdi¤i muhayyirülukul
tezyinat›n ne demek oldu¤unu ve mahlûkat nereden ge-
lip nereye gidece¤ini, rububiyetinin hikmetiyle zîfluura
bildirmek istedi¤i anlafl›l›yor. Elbette bu Hâkim-i Hakîm
ve Sâni-i Alîm, rububiyetini göstermek ister.
SÖZLER | 923
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
gelene¤inde hakikî ma’bud olan
Allah.
imtisal etmek:
emre tamamen
uyma, gerekeni yapma.
intizam:
düzgün olma, düzgün-
lük, düzenlilik.
izhar:
gösterme, ortaya koyma.
Kadîr-i Ezelî:
her fleye gücü ye-
ten, varl›¤›n›n evveli olmayan, Al-
lah.
Kadîr-i Mutlak:
hiç bir kay›t ve
flarta tâbi olmaks›z›n her fleye
gücü yeten sonsuz kudret sahibi
Allah.
kâinat:
yarat›lm›fl olan varl›klar›n
tamam›.
lâz›m:
gerekli, lüzumlu.
libas:
elbise.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar, yarat›k-
lar.
merakaver:
merak verici, düflün-
dürücü.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, kâinat.
muhal:
imkâns›z, olmas› müm-
kün olmayan.
muhayyirülukul:
ak›llar› hayret-
te b›rakan.
muktedir:
iktidarl›, gücü yeten,
kuvvetli.
muntazaman:
düzenli olarak, sü-
rekli olarak.
nazar-› istihsan:
be¤enerek bak-
ma.
niflan:
iz, eser, belirti, damga.
perde-i gayp:
gayp perdesi, ma-
nevî âlemlerin görünmesini en-
gelleyen mahiyeti bizce bilinme-
yen perde.
Rab:
bütün varl›klar› yaratan, ih-
tiyaçlar›n› gideren, yetifltiren, on-
lar› uyum içinde sevk ve idare
eden Allah.
Rahîm:
koruyan, merhamet ve
flefkat eden, Allah.
rububiyet:
Allah’›n, yaratt›¤› bü-
tün varl›klar›n ihtiyaçlar›n› gider-
mesi, yetifltirmesi onlar› sevk,
idare ve terbiye edip hâkimiyeti
alt›nda bulundurmas›.
sanatperver:
sanata ilgi duyan
kimse, sanatsever.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
Sâni-i Alîm:
her fleyi hakk›yla bi-
len sanatkâr, Allah.
Sultan-› Zülcelâl:
büyüklük ve
hâkimiyet sahibi sultan, Allah.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k; göster-
me, iflaret.
tabakat:
tabakalar, bölümler.
taife:
topluluk; varl›k türü.
tayin etme:
gösterme, s›n›r›n›
çizme, belirleme, atama.
tezyinat:
süsler, süslemeler.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
acip:
hayret veren, flafl›lacak
fley.
âsâr:
eserler.
asar-› haflmet:
heybetin, bü-
yüklü¤ün eserleri.
bilbedahe:
apaç›k bir flekilde.
celp:
çekifl, kendine çekme.
forma:
askeri niflan, rütbe
iflareti; flekil, biçim.
Hâkim:
Her fleye hükmeden,
her fleyi hükmü alt›nda tutan,
her fleye galip olan Allah.
Hâkim-i Hakîm:
Her fleye
tam bir hâkimiyetle, belirli
gayelere yönelik, faydal› ve
yerli yerinde olarak hükme-
den Allah.
Hâkim-i Mutlak:
hiçbir flekil-
de hâkimiyetine s›n›r konma-
yan tam hüküm sahibi; kay›t-
s›z flarts›z her fleye hükme-
den, Allah.
Hâl›k-› Hakîm:
her fleyi belir-
li gayelere yönelik, faydal› ve
yerli yerinde yaratan yarat›c›,
Allah.
harekât:
hareketler.
hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal›, yerli yerinde
olufl.
hilkat-› âlem:
âlemin yarat›l›-
fl›.
icraat-› hakîmâne:
belirli ga-
yelere yönelik, faydal›, yerli
yerinde yap›lan ifller, icraatlar.
ihsanat:
iyilikler, ba¤›fllar,
yard›mlar.
ilâh:
tanr›, sonsuz güçlere ve
kuvvetlere sahip varl›k; ‹slâm
1...,913,914,915,916,917,918,919,920,921,922 924,925,926,927,928,929,930,931,932,933,...1482
Powered by FlippingBook