Yine hatra gelir ki:
Dersiniz, Evet, olabilir, mümkün-
dür. Fakat her mümkün vaki olmuyor. Bunun emsali var
m ki kabul edilsin? Emsali olmayan bir fleyin, yalnz im-
kân ile, vukuuna nasl hükmedilebilir?
Biz de deriz ki:
Emsali o kadar çoktur ki, hesaba gel-
mez. Meselâ, her zînazar, gözüyle, yerden tâ Neptün
seyyaresine kadar bir saniyede çkar; her zîilim, aklyla,
kozmo¤rafya kanunlarna binip, yldzlarn tâ arkasna
bir dakikada gider; her zîiman, namazn efal ve erkân-
na fikrini bindirip, bir nevi Miraç ile kâinat arkasna atp,
huzura kadar gider; her zîkalp ve kâmil velî, seyrüsülûk
ile, Arfltan ve daire-i esma ve sfâttan krk günde geçebi-
lir. Hatta, fieyh-i Geylânî, mam- Rabbanî gibi baz zat-
larn ihbarat- sadkalar ile, bir dakikada Arfla kadar
uruc-u ruhanîleri oluyor. Hem, ecsam- nuranî olan me-
lâikelerin Arfltan ferfle, ferflten Arfla ksa bir zamanda git-
meleri ve gelmeleri vardr. Hem, ehl-i Cennet, mahfler-
den Cennet ba¤larna ksa bir zamanda uruç ediyorlar.
Elbette bu kadar numuneler gösteriyorlar ki, bütün ev-
liyalarn sultan, umum müminlerin imam, umum ehl-i
Cennetin reisi ve umum melâikenin makbulü olan zat-
Ahmediyenin (a.s.m.) seyrüsülûkuna medar bir mirac
bulunmas ve onun makamna münasip bir surette olma-
s, ayn- hikmettir ve gayet makuldür ve flüphesiz vakidir.
* * *
arfl:
gö¤ün en yüksek kat, bütün
cisimleri içine alan ve Allahn
kudret ve hükmüyle ihtiva etti¤i
fley.
ayn- hikmet:
belirli gayelere yö-
nelik, faydal ve yerli yerinde ol-
mann tâ kendisi.
daire-i esma ve sfat:
Allahn
isim ve sfatlarnn tecelli dairesi.
ecsam- nuranî:
nurdan yaratl-
mfl varlklar.
efal:
fiiller, hareketler.
ehl-i Cennet:
Cennet ehli, Cen-
netlikler.
emsal:
örnekler, benzerler.
erkân:
rükünler, esaslar.
esma:
adlar, isimler.
evliya:
Allah dostlar, Allahn
dostlu¤unu ve himayesini kazan-
mfl ermifl kifliler.
ferfl:
yeryüzü, zemin, dünya.
fikir:
akl, düflünce.
gayet:
çok, son derece.
hatr:
zihin, fikir, akl.
hükmetmek:
karar vermek.
ihbarat- sadka:
içinde yanlfl ol-
ma ihtimali olmayan do¤ru ha-
berler.
imam:
önde ve ileride olan, reh-
ber.
mam- Rabbanî:
bkz. fiahs Bilgi-
leri.
imkân:
mümkün olma, olabilirlik.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam,
kâmil:
olgun, mükemmel, kema-
le ermifl.
kanun:
kaide, yasa, prensip.
kozmo¤rafya:
astronomi, gök bi-
limi.
mahfler:
kyametten sonra ölüle-
rin dirilip toplanacaklar yer.
makam:
Allah katndaki manevî
derece.
makbul:
kabul edilmifl olan,
makul:
akla uygun.
medar:
sebep, vesile.
melâike:
melekler.
Miraç:
Peygamberimiz efendimi-
zin, Cenab- Hakkn huzuruna ru-
hen, cismen, hâlen çkmas muci-
zesi.
mümin:
iman eden, inanan.
münasip:
uygun, yakflr.
Neptün:
günefle yaknl¤ bak-
mndan sekizinci gezegen.
nevi:
çeflit, tür.
numune:
örnek.
reis:
baflkan, bafl.
saniye:
ikinci.
seyrüsülûk:
Cenab- Hakka ulafl-
mak için çklan manevî ve ruhî
yolculuk.
seyyare:
dolaflan gezegen.
sultan:
hükümdar, mutlak iktidar
sahibi
suret:
biçim, flekil, tarz.
sfât:
nitelik, vasf.
fieyh Geylânî:
Abdülkadir-i
Geylânî. bkz. fiahs Bilgileri.
umum:
bütün.
uruc-u ruhanî:
ruhen yükse-
lifl.
uruç:
yukar çkma, yüksel-
me.
vaki:
vuku bulan, olmufl, ger-
çekleflmifl.
velî:
Allahn dostlu¤unu ve
himayesini kazanmfl ermifl
kifli.
vuku:
meydana gelme, ger-
çekleflme.
zat:
flahs, fert.
zat- Ahmediye:
Peygambe-
rimizin flahs.
zîilim:
ilim sahibi.
zîiman:
iman sahibi, mümin.
zîkalp:
kalp sahibi.
zînazar:
nazar sahibi, bakfl,
görüfl sahibi.
932 | SÖZLER
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ