Sözler - page 934

masnuatta münteflir ve mütecelli kemalât›n numuneleri-
ni gösteren fert, en sevimlidir.
‹flte, Sâni-i Mevcudat, bütün mevcudatta intiflar eden
tecelli-i muhabbetin bütün enva›n› bir noktada, bir âyine-
de görmek ve bütün enva-› cemalini Ehadiyet s›rr›yla
göstermek için, flecere-i hilkatten bir meyve-i münevver
derecesinde ve kalbi o flecerenin hakaik-› esasiyesini isti-
ap edecek bir çekirdek hükmünde olan bir zat›, o meb-
de-i evvel olan çekirdekten tâ münteha olan meyveye
kadar bir hayt-› ittisal hükmünde olan bir Miraç ile, o fer-
din kâinat nam›na mahbubiyetini göstermek ve huzuru-
na celp etmek ve rü’yet-i cemaline müflerref etmek ve
ondaki hâlet-i kudsiyeyi baflkas›na sirayet ettirmek için
kelâm›yla taltif edip, ferman›yla tavzif etmektir.
fiimdi, flu hikmet-i âliyeye bakmak için, iki temsil dür-
bünü ile tarassut edece¤iz.
•
Birinci temsil
: On Birinci Sözün hikâye-i temsiliye-
sinde tafsilen beyan edildi¤i gibi, nas›l ki bir sultan-› zîfla-
n›n pek çok hazineleri ve o hazinelerde pek çok cevahir-
lerin enva› bulunsa, hem sanayi-i garibede çok mahareti
olsa ve hesaps›z fünun-u acibeye marifeti, ihatas› bulun-
sa, nihayetsiz ulûm-u bediaya ilim ve ›tt›l⛠olsa, her ce-
mal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görüp ve
göstermek istemesi s›rr›nca, elbette o sultan-› zîfünun
dahi bir meflher açmak ister ki, içinde sergiler dizsin; tâ
nâs›n enzar›na saltanat›n›n haflmetini, hem servetinin
flaflaas›n›, hem kendi sanat›n›n harikalar›n›, hem kendi
marifetinin garibelerini izhar edip göstersin, tâ cemal ve
âlî:
yüce, yüksek, ulu.
beyan:
anlatma, aç›k söyleme,
bildirme.
camiiyet:
toplay›c› olma, bir çok
manalar› ve hakikatleri içinde bu-
lundurma.
celp:
çekme.
cemal:
güzellik, Cenab-› Hakk›n
lütuf ve ihsan› ile tecellisi.
cevahir:
cevherler, k›ymetli tafl-
lar.
ehadiyet:
birlik, Allah’›n her bir
fleyde birli¤inin görünmesi.
enva:
çeflitler, türler.
enva-› cemal:
güzellik çeflitleri,
türleri.
enzar:
bak›fllar, görüfller.
ferman:
emir, buyruk.
fünun-u acibe:
flafl›lan, harika fen
ve ilimler.
hakaik-i esasiye:
hakikatlerin as-
l›, özü; as›l hakikatler.
hâlet-i kudsiye:
mukaddes ve
mübarek hâller.
haflmet:
ihtiflam, gösterifllilik, bü-
yüklük.
hayt-› ittisal:
yaklaflt›ran, ba¤la-
yan, birlefltiren ba¤lar.
hikâye-i temsiliye:
benzetme ve
örnek olarak verilen hikâye.
hikmet-i âliye:
kâinattaki ve ya-
rat›l›fltaki yüksek, yüce ‹lâhî gaye.
›tt›lâ:
haberdar olma, bilgi sahibi
olma.
ihata:
sarma, kuflatma.
inkiflaf:
aç›lma, ortaya ç›kma, gö-
rülme.
intiflar:
yay›lma, da¤›lma, neflro-
lunma.
istiap:
içine alma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
izhar:
gösterme, meydana ç›kar-
ma.
kemal:
olgunluk, kusursuzluk,
mükemmellik.
kemalât:
mükemmellikler, ku-
sursuzluklar; güzellikler.
maharet:
ustal›k, beceriklilik, hü-
ner.
mahbubiyet:
sevilecek hâlde bu-
lunma.
marifet:
bilgi, bilme, hüner.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
mebde-i evvel:
ilk bafllangݍ.
meflher:
sergi, gösterme yeri.
mevcudat:
varl›klar, var olan her
fley.
meyve-i münevver:
nurlanm›fl
meyve.
Miraç:
Peygamber Efendimizin,
Cenab-› Hakk›n huzuruna ruhen,
cismen, hâlen ç›kmas› mu’cizesi.
münteha:
bir fleyin ulaflabildi¤i
son yer, netice.
münteflir:
yay›lan, yay›lm›fl, aç›l-
m›fl.
müflerref:
flereflendirilmifl, yücel-
tilmifl.
mütecelli:
tecelli eden, mey-
dana ç›kan, görünen.
nâs:
insanlar, halk.
rü’yet-i cemal:
Cenab-› Hak-
k›n güzelli¤ini görme.
saltanat:
hâkimiyet, hüküm-
darl›k.
sanayi-i garibe:
görenleri
hayrette b›rakan sanatlar,.
Sâni-i Mevcudat:
varl›klar›
sanatl› bir flekilde yaratan sa-
natkâr, Allah.
sirayet:
birinden di¤erine
geçme, yay›lma.
sultan-› zîflan:
flanl› padiflah,
flan sahibi hükümdar.
sultan-› zîfünun:
fen ilimleri-
ni bilen padiflah, hükümdar.
flaflaa:
parlakl›k, gösterifl.
flecere:
a¤aç.
flecere-i hilkat:
yarat›l›fl a¤a-
c›, kâinat.
tafsilen:
ayr›nt›l› olarak.
taltif:
iltifat etme, mükâfat-
land›rma.
tarassut:
gözetleme, gözle-
me.
tavzif:
vazifelendirme, görev-
lendirme.
tecelli-i muhabbet:
sevginin
tecellisi, görüntüsü.
temsil:
benzetme, örnek.
ulûm-u bedia:
be¤enilen ve
takdir edilen pek yeni ilimler.
zat:
kifli, flah›s, fert
zîhayat:
hayat sahibi, canl›.
zîfluur:
fluur sahibi, bilinçli.
934 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,924,925,926,927,928,929,930,931,932,933 935,936,937,938,939,940,941,942,943,944,...1482
Powered by FlippingBook