Hamisen
: Dost ve düflmann ittifakyla ahlâk- hasene-
nin flahsnda en yüksek derecede ve bütün muamelâtnn
flahadetiyle secaya-i samiye, vazifesinde ve tebligatnda
en âlî bir derecede ve din-i slâmdaki mehasin-i ahlâkn
flahadetiyle fleriatnda en âlî hisal-i hamide en mükem-
mel derecede bulundu¤una ehl-i insaf ve dikkat tereddüt
etmez.
Sadisen
: Onuncu Sözün kinci flaretinde iflaret edildi-
¤i gibi; Ulûhiyet, mukteza-i hikmet olarak tezahür iste-
mesine mukabil, en azamî bir derecede zat- Ahmediye
(a.s.m.), dinindeki azamî ubudiyetiyle en parlak bir dere-
cede göstermifltir.
Hem Hâlk- Âlemin nihayet kemaldeki cemalini bir
vasta ile göstermek mukteza-i hikmet ve hakikat olarak
istemesine mukabil, en güzel bir surette gösterici ve tarif
edici, bilbedahe o zattr.
Hem Sâni-i Âlemin nihayet cemalde olan kemal-i sa-
nat üzerine enzar- dikkati celp etmek, teflhir etmek is-
temesine mukabil, en yüksek bir seda ile dellâllk eden,
yine bilmüflahede o zattr.
Hem Bütün Âlemlerin Rabbi, kesret tabakatnda Vah-
daniyetini ilân etmek istemesine mukabil, tevhidin en
azamî bir derecede, bütün meratib-i tevhidi ilân eden, yi-
ne bizzarure o zattr.
Hem Sahib-i Âlemin nihayet derecede âsârndaki ce-
malin iflaretiyle, nihayetsiz hüsnüzatîsini ve cemalinin
ahlâk- hasene:
güzel ahlâk, seci-
ye, huy.
âlem:
dünya, bütün yaratlmfllar.
âlî:
yüce, yüksek.
âsâr:
eserler.
azamî:
en fazla, en çok.
bilbedahe:
apaçk bir flekilde.
bilmüflahede:
görerek, bizzat fla-
hit olarak.
bizzarure:
kesinlikle, mecburen.
celp:
çekmek.
cemal:
güzellik, Cenab- Hakkn
lütuf ve ihsan ile tecellisi.
dellâl:
ilân edici, tantc, hakka
davet eden.
din-i slâm:
slâm dini.
ehl-i insaf:
insafl olanlar, gerçek-
leri oldu¤u gibi kabul edebilenler.
enzar- dikkat:
dikkat bakfllar.
Hâlk- âlem:
âlemi yaratan, Al-
lah.
hamisen:
beflinci olarak.
hisal-i hamide:
övülmüfl haslet-
ler, özellikler, huylar.
hüsnüzatî:
zatnn güzelli¤i.
ittifak:
fikir birli¤i etme, uyuflma.
kemal:
olgunluk, kusursuz, mü-
kemmellik.
kemal-i sanat:
sanattaki mü-
kemmellik.
kesret tabakat:
çokluk tabaka-
lar, sayca çok fazla olan varlk
çeflitleri
mehasin-i ahlâk:
ahlâk bakmn-
dan güzellikler.
meratib-i tevhit:
Allahn bir ol-
du¤una inanmann mertebeleri,
dereceleri.
muamelât:
muameleler, insanla-
rn birbirleriyle olan iliflkileri, ifl-
lemleri.
mukabil:
karfl, karfllk.
mukteza-i hikmet ve hakikat:
hakikatin ve belirli gayelere yö-
nelik olarak, faydal, yerli yerinde
olmann gere¤i
mukteza-i hikmet:
belirli gayele-
re yönelik olarak, faydal ve yerli
yerinde olmann gere¤i.
nihayet:
son derece.
nihayetsiz:
sonsuz.
Rab:
her fleyin sahibi, yaratan,
büyüten, terbiye eden Allah.
sadisen:
altnc olarak.
Sahib-i Âlem:
âlemin sahibi; Al-
lah.
Sâni-i Âlem:
bütün âlemi sanatl
bir flekilde yaratan Allah.
secaya- samiye:
yüksek, ky-
metli karakterler, huylar.
seda:
ses.
suret:
flekil, biçim.
flahadet:
flahit olma, tanklk.
fleriat:
slâm dini, slâmn bü-
tün hükümleri.
tarif edici:
tantc, özellikleri-
ni anlatc.
tebligat:
tebli¤ler, bir emri ya
da haberi baflkalarna ulafltr-
malar, bildirmeler.
tereddüt:
kararszlk, flüphe-
de kalma.
teflhir:
gösterme, sergileme.
tevhit:
birleme, Allahn bir
oldu¤una inanmak.
tezahür:
ortaya çkma, gö-
rünme.
ubudiyet:
kulluk.
ulûhiyet:
ilâhlk, Cenab- Hak-
kn ibadet ve itaate lâyk tek
varlk olmas.
vahdaniyet:
Allahn varl¤
ve birli¤i.
vasta:
arac.
vazife:
görev.
zat:
kifli, flahs, fert.
Zat-Ahmediye:
Peygamberi-
mizin zat, kendisi.
940 | SÖZLER
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ