Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure o Sâni’de, sana-
t›na karfl› kuvvetli bir ra¤bet ve kudsî bir muhabbet oldu-
¤unu gösterir. Ve masnuat içinde en cami ve letaif-i sa-
nat› birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve
kendini sevdiren ve baflka masnuattaki güzellikleri
1
*G n
ABÉ n
°TÉn
e
deyip istihsan eden, bilbedahe o sanatperver
ve sanat›n› çok seven Sâniin nazar›nda en ziyade mah-
bup, o olacakt›r.
‹flte masnuat› yald›zlayan mezâyâ ve mehasine ve
mevcudat› ›fl›kland›ran letaif ve kemalâta karfl›,
2
o
ô n
Ñr
cn
G *n
G ,*G n
ABÉ n
°TÉn
e ,$G n
¿Én
ër
Ñ°o
S
diyerek semavat› ç›nlatt›-
ran ve Kur’ân’›n na¤amat›yla kâinat› velveleye verdiren,
istihsan ve takdir ile, tefekkür ve teflhir ile, zikir ve tevhit
ile, ber ve bahri cezbeye getiren, yine bilmüflahede o zat-
t›r.
‹flte böyle bir zat ki,
3
p
?p
YÉn
Ø r
dÉn
c o
Ön
Ñ° s
ùdn
G
s›rr›nca, bütün
ümmetin iflledi¤i hasenat›n bir misli onun kefe-i mizan›n-
da bulunan ve umum ümmetinin salâvat›, onun manevî
kemalât›na imdat veren ve risaletinde gördü¤ü vezaifin
netaicini ve manevî ücretleriyle beraber rahmet ve mu-
habbet-i ‹lâhiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir
zat, elbette miraç merdiveniyle Cennete, Sidretü’l-Mün-
teha’ya, Arfla ve Kab-› Kavseyn’e kadar gitmek, ayn›
hak, nefs-i hakikat ve mahz-› hikmettir.
•
‹kinci müflkül:
Ey makam-› istimadaki insan! fiu
ikinci iflkâl etti¤in hakikat o kadar derindir, o kadar
SÖZLER | 943
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
irade-i tahsin:
güzel yapma, gü-
zellefltirme iste¤i.
istihsan:
güzel bulma, be¤enme.
iflkâl etmek:
zorlaflt›rmak, güç-
lefltirmek.
kefe-i mizan:
terazi kefesi, gözü.
kemalât:
iyilikler, mükemmellik-
ler.
kudsî:
mukaddes, kutlu.
letaif:
incelikler, güzellikler.
letaif-i sanat:
sanattaki güzellik-
ler.
mahbup:
sevilmifl, sevilen.
mahz-› hikmet:
yarat›l›fltaki ‹lâhî
gayelerin hazinesi.
makam-› istimada:
dinleme ko-
numunda.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl eser-
ler.
maflaallah:
Cenab-› Hak ne güzel
dilemifl, ne güzel yaratm›fl.
mazhar:
eriflme, sahip olma.
mehasin:
güzellikler.
mevcudat:
var olan her fley.
mezâyâ:
özellikler.
Miraç:
Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed’in, Cenab-› Hakk›n hu-
zuruna ruhen, cismen, hâlen ç›k-
mas› mu’cizesi.
muhabbet:
sevgi.
muhabbet-i ‹lâhiye:
Allah sevgi-
si.
münezzeh:
uzak, temiz.
müflkül:
güç, zor, çetin.
na¤amat:
güzel sesler.
nefs-i hakikat:
gerçe¤in tâ ken-
disi.
netaiç:
sonuçlar.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme.
risalet:
elçilik, peygamberlik.
salâvat:
Hz. Muhammed’e rah-
met ve esenlik dileme.
sanatperver:
sanat sever.
Sâni:
yapan, her fleyi sanatl› ola-
rak yaratan Allah.
semavat:
semalar, gökler.
Sidretü’l-Münteha:
yedinci kat
gökte oldu¤u rivayet edilen ve
Peygamberimizin ulaflt›¤› en son
makam.
Sübhanallah:
Cenab-› Hak bütün
kusurlardan uzakt›r, anlam›nda
bir zikir sözü.
s›fat:
hâl, keyfiyet, nitelik, vas›f.
tefekkür:
bir mesele hakk›nda
zihni faaliyet gösterme, düflün-
me.
teflhir:
sergileme.
tevhit:
Allah’›n bir oldu¤una
inanma.
tezyin:
süsleme.
ümmet:
bütün Müslümanlar.
velvele:
ba¤r›flma, gürültü,
zikir:
ad›n› anma.
Allahü ekber:
Allah en bü-
yüktür.
arfl:
Allah’›n büyüklük ve yü-
celi¤inin ve her fleyi kuflatan
s›n›rs›z egemenli¤inin tecelli
etti¤i yer.
ayn-› hak:
gerçe¤in tâ kendi-
si.
ber ve bahir:
kara ve deniz.
bilbedahe:
apaç›k.
bilmüflahede:
görerek.
bizzarure:
zarurî olarak,
mecburen.
cami:
genifl, kapsayan.
cezbe:
çekme, çekifl.
feyiz:
bolluk, bereket.
hakikat:
gerçek.
hasenat:
güzellikler, iyilikler.
1.
Allah dilemifl ne güzel yaratm›fl.
2.
Allah her türlü noksan s›fattan münezzehtir. Allah dilemifl ne güzel yaratm›fl. Allah en bü-
yük ve en yücedir.
3.
Bir fleye sebep olan, onu iflleyen gibidir. [“Hayr›n yolunu gösteren, onu iflleyen gibidir” (
Fey-
zü’l-Kadîr
, c.3, s. 537, hadis no: 4250;
Keflfü’l-Hafa
, c. 1, s. 399.) hadisinden al›nan bir ölçü.]