Yalnz bir defa görmesine, dünyasn feda etmek derece-
sine çkar. Hâlbuki, bütün mevcudattaki cemal ve kemal
ve ihsan, Onun cemal ve kemal ve ihsanna nispeten,
küçük birkaç lemaatn günefle nispeti gibi de olmaz. De-
mek, nihayetsiz bir muhabbete lâyk ve nihayetsiz rüye-
te ve nihayetsiz bir ifltiyaka elyak bir Zat- Zülcelâli Vel-
kemalin saadet-i ebediyede rüyetine muvaffak olmas
ne kadar saadetaver ve medar- sürur ve hofl ve güzel bir
meyve oldu¤unu insan isen anlarsn.
BEfiNC MEYVE:
nsan, kâinatn kymettar bir meyvesi ve Sâni-i Kâina-
tn nazdar sevgilisi oldu¤u, Miraç ile anlafllmfl; ve o
meyveyi, cin ve inse getirmifltir. Küçük bir mahlûk, zayf
bir hayvan ve âciz bir zîfluur olan insan o meyve ile o ka-
dar yüksek bir makama çkarr ki, kâinatn bütün mevcu-
dat üstünde bir makam- fahir veriyor. Ve öyle bir sevinç
ve sürur-u mesudiyetkârâne veriyor ki, tasvir edilmez.
Çünkü, adî bir nefere denilse, Sen müflir oldun; ne ka-
dar memnun olur. Hâlbuki, fânî, âciz bir hayvan- natk,
zeval ve firak sillesini daima yiyen bîçare insana, birden
Ebedî, bâkî bir Cennette, Rahîm ve Kerîm bir Rah-
mann rahmetinde ve hayal süratinde, ruhun vüsatin-
de, akln cevelânnda, kalbin bütün arzularnda, mülk ve
melekûtunda tenezzühe, seyerana ve cevelâna muvaffak
oldu¤un gibi, saadet-i ebediyede rüyet-i Cemaline de
muvaffak olursun denildi¤i vakit, insaniyeti sukut etme-
mifl bir insan, ne kadar derin ve ciddî bir sevinç ve süru-
ru kalbinde hissedece¤ini tahayyül edebilirsin.
SÖZLER | 951
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ
ifltiyak:
çok fazla arzu etme.
kâinat:
evren.
kemal:
olgunluk, mükemmellik.
Kerîm:
ikram ve ihsan bol olan
Allah.
kymettar:
kymetli, de¤erli.
lemaat:
parltlar, parlamalar.
mahlûk:
yaratk, canl.
makam:
manevî mevki, memur-
luk konumu.
makam- fahir:
memurluk konu-
mundaki övünç kayna¤.
medar- sürur:
sevinç ve nefle
vesilesi, sebebi.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley.
Miraç:
Peygamber Efendimizin
Cenab- Hakkn huzuruna ruhen,
cismen, hâlen çkmas mucizesi.
muhabbet:
sevgi, dostluk.
muvaffak:
baflarl.
mülk ve melekût:
görünen ve
görünmeyen âlem.
müflir:
en yüksek askerî derece,
mareflal.
nazdar:
nazl.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
iki fley arasndaki, ilgi,
ba¤, oran, yaknlk.
nispeten:
oranla, kyasla.
Rahîm:
sonsuz merhamet ve flef-
kat sahibi Allah.
Rahmann rahmeti:
nimet ve
ba¤fl bütün herkese yaylan ve
bütün yaratlmfllarn rzklarn ve
geçim flekillerini içine alan rah-
metin sahibi Allah.
ruhun vüsati:
ruhun geniflli¤i.
rüyet:
Allahn cemalini görme,
görüflme.
saadetaver:
saadet verici, mutlu-
luk veren.
saadet-i ebedîye:
bitmeyen,
sonsuz mutluluk.
Sâni-i Kâinat:
kâinat mükemmel
bir sanatla yaratan Allah.
seyeran:
seyahat, yürüyüfl, sey-
retme.
sille:
tokat, darbe.
sukut:
düflme, de¤erini yitirme.
sürur:
sevinç, mutluluk.
sürur-u mesudiyetkârâne:
mut-
luluk fleklindeki sevinç.
tahayyül:
hayalinde canlandr-
ma, zihinde canlandrma.
tasvir etme:
bir fleyi yazyla ve-
ya sözle anlatma.
tenezzüh:
seyahat, gezinti.
Zat- Zülcelâl Velkemal:
celâl,
büyüklük, ve en mükemmel s-
fatlarn sahibi Yüce Zat, Allah.
zeval ve firak:
ölüm ve ayrlk.
zîfluur:
fluurlu, akl sahibi.
âciz:
eli yetmez, güçsüz.
adî:
sradan, alfllmfl olan.
akln cevelân:
akln dolafl-
mas, seyahati.
arzu:
istek.
bâkî:
sürekli ve kalc olan.
bîçare:
çaresiz, zavall.
cemal:
güzellik, iç ve dfl gü-
zellik; Cenab- Hakkn lütuf ve
ihsan ile tecellisi.
cevelân:
dolaflma, gezme.
cin ve ins:
cinler ve insanlar.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
elyak:
daha lâyk, en uygun.
fânî:
ölümlü, muvakkat, ge-
çici.
feda:
gözden çkarma, u¤ru-
na verme.
hayvan- natk:
konuflan,
hayvan.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, ba¤fllama.
insaniyet:
insanlk, bütün in-
sanlar.