Sözler - page 951

Yaln›z bir defa görmesine, dünyas›n› feda etmek derece-
sine ç›kar. Hâlbuki, bütün mevcudattaki cemal ve kemal
ve ihsan, Onun cemal ve kemal ve ihsan›na nispeten,
küçük birkaç lemaat›n günefle nispeti gibi de olmaz. De-
mek, nihayetsiz bir muhabbete lây›k ve nihayetsiz rü’ye-
te ve nihayetsiz bir ifltiyaka elyak bir Zat-› Zülcelâl’i Vel-
kemal’in saadet-i ebediyede rü’yetine muvaffak olmas›
ne kadar saadetaver ve medar-› sürur ve hofl ve güzel bir
meyve oldu¤unu insan isen anlars›n.
BEfi‹NC‹ MEYVE:
‹nsan, kâinat›n k›ymettar bir meyvesi ve Sâni-i Kâina-
t›n nazdar sevgilisi oldu¤u, Miraç ile anlafl›lm›fl; ve o
meyveyi, cin ve inse getirmifltir. Küçük bir mahlûk, zay›f
bir hayvan ve âciz bir zîfluur olan insan› o meyve ile o ka-
dar yüksek bir makama ç›kar›r ki, kâinat›n bütün mevcu-
dat› üstünde bir makam-› fahir veriyor. Ve öyle bir sevinç
ve sürur-u mes’udiyetkârâne veriyor ki, tasvir edilmez.
Çünkü, adî bir nefere denilse, “Sen müflir oldun”; ne ka-
dar memnun olur. Hâlbuki, fânî, âciz bir hayvan-› nat›k,
zeval ve firak sillesini daima yiyen bîçare insana, birden
“Ebedî, bâkî bir Cennette, Rahîm ve Kerîm bir Rah-
man’›n rahmetinde ve hayal sür’atinde, ruhun vüs’atin-
de, akl›n cevelân›nda, kalbin bütün arzular›nda, mülk ve
melekûtunda tenezzühe, seyerana ve cevelâna muvaffak
oldu¤un gibi, saadet-i ebediyede rü’yet-i Cemaline de
muvaffak olursun” denildi¤i vakit, insaniyeti sukut etme-
mifl bir insan, ne kadar derin ve ciddî bir sevinç ve süru-
ru kalbinde hissedece¤ini tahayyül edebilirsin.
SÖZLER | 951
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
ifltiyak:
çok fazla arzu etme.
kâinat:
evren.
kemal:
olgunluk, mükemmellik.
Kerîm:
ikram ve ihsan› bol olan
Allah.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
lemaat:
par›lt›lar, parlamalar.
mahlûk:
yarat›k, canl›.
makam:
manevî mevki, memur-
luk konumu.
makam-› fahir:
memurluk konu-
mundaki övünç kayna¤›.
medar-› sürur:
sevinç ve nefle
vesilesi, sebebi.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley.
Miraç:
Peygamber Efendimizin
Cenab-› Hakk›n huzuruna ruhen,
cismen, hâlen ç›kmas› mu’cizesi.
muhabbet:
sevgi, dostluk.
muvaffak:
baflar›l›.
mülk ve melekût:
görünen ve
görünmeyen âlem.
müflir:
en yüksek askerî derece,
mareflal.
nazdar:
nazl›.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nihayetsiz:
sonsuz.
nispet:
iki fley aras›ndaki, ilgi,
ba¤, oran, yak›nl›k.
nispeten:
oranla, k›yasla.
Rahîm:
sonsuz merhamet ve flef-
kat sahibi Allah.
Rahman’›n rahmeti:
nimet ve
ba¤›fl› bütün herkese yay›lan ve
bütün yarat›lm›fllar›n r›z›klar›n› ve
geçim flekillerini içine alan rah-
metin sahibi Allah.
ruhun vüs’ati:
ruhun geniflli¤i.
rü’yet:
Allah’›n cemalini görme,
görüflme.
saadetaver:
saadet verici, mutlu-
luk veren.
saadet-i ebedîye:
bitmeyen,
sonsuz mutluluk.
Sâni-i Kâinat:
kâinat› mükemmel
bir sanatla yaratan Allah.
seyeran:
seyahat, yürüyüfl, sey-
retme.
sille:
tokat, darbe.
sukut:
düflme, de¤erini yitirme.
sürur:
sevinç, mutluluk.
sürur-u mes’udiyetkârâne:
mut-
luluk fleklindeki sevinç.
tahayyül:
hayalinde canland›r-
ma, zihinde canland›rma.
tasvir etme:
bir fleyi yaz›yla ve-
ya sözle anlatma.
tenezzüh:
seyahat, gezinti.
Zat-› Zülcelâl Velkemal:
celâl,
büyüklük, ve en mükemmel s›-
fatlar›n sahibi Yüce Zat, Allah.
zeval ve firak:
ölüm ve ayr›l›k.
zîfluur:
fluurlu, ak›l sahibi.
âciz:
eli yetmez, güçsüz.
adî:
s›radan, al›fl›lm›fl olan.
akl›n cevelân›:
akl›n dolafl-
mas›, seyahati.
arzu:
istek.
bâkî:
sürekli ve kal›c› olan.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cemal:
güzellik, iç ve d›fl gü-
zellik; Cenab-› Hakk›n lütuf ve
ihsan› ile tecellisi.
cevelân:
dolaflma, gezme.
cin ve ins:
cinler ve insanlar.
ebedî:
sonu olmayan, sürekli.
elyak:
daha lây›k, en uygun.
fânî:
ölümlü, muvakkat, ge-
çici.
feda:
gözden ç›karma, u¤ru-
na verme.
hayvan-› nat›k:
konuflan,
hayvan.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, ba¤›fllama.
insaniyet:
insanl›k, bütün in-
sanlar.
1...,941,942,943,944,945,946,947,948,949,950 952,953,954,955,956,957,958,959,960,961,...1482
Powered by FlippingBook