tesbihat hakikatinde oldu¤unu sana gösterir. Bu hakikati
tamam görmek istersen, kinci ve Sekizinci Sözlere bak.
kinci temsil
: Senin ile biz, Sahra-i Kebir gibi bir
mevkideyiz. Kum denizi frtnasnda, gece o kadar ka-
ranlk oldu¤undan, elimizi bile göremiyoruz. Kimsesiz,
hamîsiz, aç ve susuz, meyus ve ümitsiz bir vaziyette ol-
du¤umuz dakikada, birden bir zat o karanlk perdesinden
geçip, sonra gelip, bir otomobil hediye getirse ve bizi
bindirse, birden Cennetmisal bir yerde istikbalimiz temin
edilmifl, gayet merhametkâr bir hamîmiz bulunmufl, yi-
yecek ve içecek ihzar edilmifl bir yerde bizi koysa; ne ka-
dar memnun oluruz, bilirsin.
flte, o sahra-i kebir bu dünya yüzüdür. O kum denizi,
bu hâdisat içinde harekât- zerrat ve seyl-i zaman tahri-
kiyle çalkanan mevcudat ve bîçare insandr. Her insan,
endiflesiyle kalbi da¤dar olan, istikbali müthifl zulümat
içinde, nazar- dalâletle görüyor. Feryadn iflittirecek
kimseyi bilmiyor. Nihayetsiz aç, nihayetsiz susuzdur. flte,
semere-i Miraç olan marziyat- lâhiye ile, flu dünya ga-
yet Kerîm bir Zatn misafirhanesi; insanlar dahi Onun
misafirleri, memurlar; istikbal dahi Cennet gibi güzel,
rahmet gibi flirin ve saadet-i ebediye gibi parlak görün-
dü¤ü vakit, ne kadar hofl, güzel, flirin bir meyve oldu¤u-
nu anlarsn.
Makam- istimada olan zat diyor ki
: Cenab- Hakka
yüz binler hamd ve flükür olsun ki, ilhaddan kurtuldum,
tevhide girdim; tamamyla inandm ve kemal-i iman ka-
zandm.
SÖZLER | 953
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ
istikbal:
gelecek, gelecek zaman,
ati.
kemal-i iman:
tam ve mükem-
mel iman.
makam- istima:
dinleme maka-
m, dinleyici konumu, yeri.
marziyat- lâhiye:
Allahn rzas-
na mazhar olacak hâl ve hareket-
ler.
merhametkâr:
merhamet eden,
acyan.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley.
mevki:
yer, mekân.
meyus:
ümitsiz, yese düflmüfl.
müthifl zulümat:
korkunç karan-
lklar.
nazar- dalâlet:
dinsizlik düflün-
cesi, bakfl.
nihayetsiz:
sonsuz.
perde:
örtü, bölme, makam.
rahmet:
acma, merhamet etme,
ba¤fllama, flefkat gösterme.
saadet-i ebedîye:
zevalsiz, son-
suz mutluluk.
sahra-i kebir:
büyük çöl.
semere- miraç:
miracn meyve-
si, faydal neticesi.
seyl-i zaman:
akp giden zaman,
zamann akfl.
flükür:
hoflnutluk, memnunluk.
tahrik:
hareket ettirme, harekete
geçirme.
temin edilmifl:
hazrlanmfl.
temsil:
benzetme, misal getirme.
tesbihat:
tesbihler, Cenab- hak-
kn büyük ve yüce bütün kemal
sfatlara sahip oldu¤unu ifade
eden sözler.
tevhit:
birleme, Allahn bir oldu-
¤una inanma.
vaziyet:
durum, durufl, hâli.
zat:
kifli, flahs.
zerrat:
zerreler, moleküller,
atomlar.
bîçare:
çaresiz, zavall, flaflkn.
Cenab- Hak:
Hakkn tâ ken-
disi olan Allah.
Cennetmisal:
Cennet gibi.
da¤dar:
da¤l, yaral, çok üz-
gün.
feryat:
ba¤rma, szlanma,
gayet kerîm Zat:
ikram ve ih-
san son derece bol olan Al-
lah.
gayet:
çok, son derece.
hâdisat:
hâdiseler, olaylar.
hakikat:
gerçek, bir fleyin as-
l ve esas.
hamd:
Allahn yüceli¤ini öv-
me, teflekkür.
hamî:
koruyan, sahip çkan,
hamîsiz:
korumasz, sahipsiz.
harekât- zerrat:
zerrelerin,
atomlarn hareketleri.
ihzar:
hazr etme, hazrlama.
ilhad:
tanr tanmazlk, dinsiz-
lik.
iman:
inanç, itikat, tasdik.