mukteza-i akl ve hikmettir. Nasl ki Cennette hikmet-i
lâhiye cismi ruha arkadafl ediyor; çünkü, pek çok veza-
if-i ubudiyete ve hadsiz lezaiz ve âlâma medar olan ce-
settir; elbette o cesed-i mübarek, ruha arkadafl olacaktr.
Madem Cennete cisim ruh ile beraber gider; elbette
Cennetül-Mevâ gövdesi olan Sidretül-Müntehaya uruç
eden zat- Ahmediye (a.s.m.) ile cesed-i mübare¤ini refa-
kat ettirmesi ayn hikmettir.
Yine hatra gelir ki
: Dersin, Birkaç dakikada binler
sene mesafeyi katetmek aklen muhaldir.
Biz de deriz ki
: Sâni-i Zülcelâlin sanatnda, harekât ni-
hayet derecede muhteliftir. Meselâ, savtn süratiyle ziya,
elektrik, ruh, hayal süratleri ne kadar mütefavit oldu¤u
malûm. Seyyaratn dahi, fennen harekât o kadar muh-
teliftir ki, akl hayrettedir. Acaba lâtif cismi, uruçta sürat-
li olan ulvî ruhuna tâbi olmufl, ruh süratinde hareketi na-
sl akla muhalif görünür?
Hem, on dakika yatsan, baz olur ki bir sene kadar hâ-
lâta maruz olursun. Hatta bir dakikada, insan, gördü¤ü
rüyay, onun içinde iflitti¤i sözleri, söyledi¤i kelimat top-
lansa, uyank âleminde bir gün, belki daha fazla zaman
lâzmdr. Demek oluyor ki, bir zaman- vahit, iki flahsa
nispeten, birisine bir gün, birisine de bir sene hükmüne
geçer. fiu manaya bir temsil ile bak ki:
nsann hareketinden, güllenin hareketinden, savttan,
ziyadan, elektrikten, ruhtan, hayalden tezahür eden
sürat-i harekâtta bir mikyas olmak için flöyle bir saat
âlâm:
elemler, aclar, üzüntüler.
âlem:
dünya.
Cennetül-Mevâ:
Cennetin sekiz
ksmndan birisi.
ceset:
gövde, vücut, beden.
ceset-i mübarek:
feyizli, bere-
ketli, hayrl, mutlu, beden; Hz.
Muhammedin mübarek vücudu.
fennen:
fen ilimlerine göre.
gülle:
top mermisi.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
hâlât:
hâller, durumlar.
harekât:
hareketler, kmldanma-
lar.
hatr:
zihin, akl, düflünme.
hayal:
zihinde tasarlanan ve can-
landrlan fley.
hikmet:
kâinattaki ve yaratlflta-
ki lâhî gaye, fayda, akl söz ve
hareketteki uygunluk.
hikmet-i lâhiye:
lâhî gaye, fay-
da ve maksat.
hükmüne geçmek:
yerine geç-
mek.
katetmek:
aflmak, geçmek.
kelimat:
kelimeler, sözler.
lâtif:
hafif; güzel, hofl,
lezaiz:
lezzetler.
malûm:
bilinen, belli.
mana:
anlam.
maruz olmak:
karfl karflya bu-
lunmak, etkisinde kalmak.
medar:
sebep, vesile.
mikyas:
ölçü.
muhal:
imkânsz.
muhalif:
aykr, zt, karflt.
muhtelif:
çeflitli, farkl.
mukteza-i akl ve hikmet:
akln
ve hikmetin gere¤i.
mütefavit:
farkl, çeflitli.
nihayet:
son.
nispeten:
göre, oranla.
refakat:
yol arkadafll¤, efllik.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi, her fleyi sanat-
la yaratan Allah.
savt:
ses, seda.
seyyarat:
gezegenler.
Sidretül-Münteha:
Peygam-
berimizin miraçta çkt¤ son
nokta.
sürat:
hz.
sürat-i harekât:
hareketler-
deki hz.
temsil:
benzetme, örnek.
tezahür eden:
görünen, orta-
ya çkan.
ulvî:
yüksek, yüce.
uruç:
yukar çkma, yüksel-
me.
vezaif-i ubudiyet:
kulluk va-
zifeleri.
zaman- vahit:
bir an, bir za-
man.
zat- Ahmediye:
Peygamber
Efendimizin zat, kiflili¤i.
ziya:
flk.
930 | SÖZLER
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ