hâkim-i âdil ve mülkiyede sultan ve askeriyede kuman-
dan- azam ve ilmiyede halife, ve hakeza, sair isim ve ün-
vanlar bulunur. Her bir dairede birer manevî taht hük-
münde olan makam ve iskemlesi bulunur. O tek padiflah,
o saltanatn dairelerinde ve tabakat- hükûmetin merte-
belerinde bin isim ve ünvana sahip olabilir, birbiri içinde
bin taht- saltanat olabilir. Güya o hâkim, her bir daire-
de flahsiyet-i maneviye haysiyetiyle ve telefonu ile mev-
cut ve hazr bulunur, bilir. Ve her tabakada kanunuyla,
nizamyla, mümessiliyle görünür, görür. Ve her mertebe-
de perde arkasnda hükmüyle, ilmiyle, kuvvetiyle idare
eder, bakar. Ve her bir dairenin baflka bir merkezi, bir
menzili vardr. Ahkâmlar birbirinden ayrdr, tabakatlar
birbirinden baflkadr. flte, böyle bir sultan, istedi¤i bir za-
t bütün o dairelerinde gezdirip, her daireye mahsus sal-
tanat- flahanesini ve evamir-i hâkimânesini gösterip, da-
ireden daireye, tabakadan tabakaya gezdirip, tâ huzuru-
na getirir. Sonra bütün o dairelere taallûk eden baz eva-
mir-i umumiye-i külliyeyi ona tevdi eder, gönderir.
flte, bu misal gibi, Ezel ve Ebed Sultan olan Rabbülâ-
lemîn için, rububiyetinin mertebelerinde ayr ayr, fakat
birbirine bakar flen ve namlar vardr. Ve ulûhiyetinin da-
irelerinde baflka baflka, fakat birbiri içinde görünür isim
ve alâmetleri vardr. Ve haflmetli icraatnda ayr ayr, fa-
kat birbirine benzer tecelli ve cilveleri vardr. Ve kudreti-
nin tasarrufatnda baflka baflka, fakat birbirini ihsas eder
ünvanlar vardr. Ve sfatlarnn tecelliyatnda baflka
baflka, fakat birbirini gösterir mukaddes zuhurat vardr.
ahkâm:
emirler, hükümler, ka-
nunlar.
alâmet:
iz, belirti, iflaret.
askeriye:
askere ait, ordu.
cilveler:
görünmeler, akisler,
yansmalar; Allahn isimlerinin
yansmalar.
daireye mahsus:
özel bir alan
için seçilen.
evamir-i hâkimâne:
hükümdara
ait emirler, buyruklar.
evamir-i umumiye-i külliye:
Ce-
nab- Hakkn her yere ve her fle-
ye ait genel emirleri.
Ezel ve Ebed Sultan:
geçmiflin
ve gelece¤in hükümdar.
hakeza:
bunun gibi.
hâkim:
hâkimiyet sahibi, hükme-
den.
hâkim-i âdil:
adaletle hükmeden
ve karar veren.
halife:
dinî hükümlerin tatbiki
için Peygambere vekil olan devlet
baflkan, imam.
haflmetli:
büyük, heybetli.
haysiyet:
fleref, itibar; bakm.
hüküm:
emir, karar, buyruk.
icraat:
ifller, yaplan, uygulanan
fleyler.
ihsas etme:
hissettirme, sezdir-
me.
ilmiye:
e¤itim ve ö¤retimle ilgili
daire; dini ilimlerle u¤raflan âlim-
lerin dairesi, yolu.
kudret:
güç, iktidar.
kumandan- azam:
büyük ko-
mutan.
makam:
yönetim merkezi, ma-
nevî mevki.
manevî:
maddî olmayan, mana-
ya ait.
menzil:
yer, durak, mekân.
mertebe:
derece, basamak, pa-
ye.
mevcut:
varlk, vücut sahibi.
mukaddes:
kutsal, kusur ve nok-
sanlardan uzak, temiz.
mülkiye:
ülkenin idaresi için çal-
flan sivil kurumlar.
mümessil:
temsilci.
nam:
ad, isim.
nizam:
düzen, kanunlarla kuru-
lan düzen.
perde arkas:
görünürde olma-
yan, gizli.
Rabbülâlemîn:
Âlemlerin Rabbi,
bütün âlemleri idare ve terbiye
eden Allah.
rububiyet:
kâinat yaratp yönet-
me, terbiye etme.
saltanat:
sultanlk, hâkimiyet.
saltanat- flahane:
çok mükem-
mel hâkimiyet, güç ve kuvvet.
flahsiyet-i manevîye:
manevî ki-
flilik; manen bir yerde bulunma.
flen:
durum, sfat, ifllev.
taallûk:
iliflik, ilgi, münasebet.
tabakat:
tabakalar, katman-
lar.
tabakat- hükûmet:
hükû-
metin çeflitli daireleri, bölüm-
leri.
taht- hükmünde:
hükmü al-
tnda,
taht- saltanat:
hâkimiyet
makam, yönetim merkezi.
tasarrufat:
ifller, faaliyetler.
tecelliyat:
tecelliler, görün-
meler, yansmalar.
tevdi etmek:
brakmak,
emanet vermek.
ulûhiyet:
ilâhlk, Cenab- Hak-
kn ibadet ve itaate lâyk tek
varlk olmas.
ünvan:
isim, nam, sfat.
zat:
kifli, flahs.
zuhurat:
devaml yenilenen
görüntüler, beklenmedik hâl-
ler.
918 | SÖZLER
O
TUZ
B
RNC
S
ÖZ