Sözler - page 912

E¤er zamir Cenab-› Hakka raci olsa, flöyle oluyor ki:
Bir abdini bir seyahatte huzuruna davet edip, bir vazife
ile tavzif etmek için, Mescid-i Haram’dan mecma-› enbi-
ya olan Mescid-i Aksâ’ya gönderip, enbiyalarla görüfltü-
rüp, bütün enbiyalar›n usul-u dinlerine vâris-i mutlak ol-
du¤unu gösterdikten sonra, tâ Sidretü’l-Münteha’ya, tâ
Kab-› Kavseyn’e kadar mülk ve melekûtunda gezdirdi.
‹flte, çendan o bir abddir ve o seyahat bir mirac-›
cüz’îdir; fakat, bu abdin bütün kâinata taallûk eden bir
emanet beraberindedir. Hem, flu kâinat›n rengini de¤ifl-
tirecek bir nur beraberdir. Hem, saadet-i ebediyenin ka-
p›s›n› açacak bir anahtar beraber oldu¤u için, Cenab-›
Hak, kendini “bütün eflyay› iflitir ve görür” s›fat›yla tavsif
eder; tâ o emanet, o nur, o anahtar›n cihanflümul ve mu-
hit ve umum kâinata âmm ve bütün mahlûkata flamil
hikmetlerini göstersin.
Bu s›rr-› azîmin Dört Esas› var:
Birincisi
: Mirac›n s›rr-› lüzumu nedir?
‹kincisi
: Hakikat-i miraç nedir?
Üçüncüsü
: Hikmet-i miraç nedir?
Dördüncüsü
: Mirac›n semerat ve faydas› nedir?
@
abd:
kul.
âmm:
umumî, genel, herkese ait.
cihanflümul:
bütün cihan› ve kâ-
inat› içine alan.
çendan:
gerçi.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
Hakikat-› Miraç:
Peygamber
Efendimizin Cenab-› Hakk›n huzu-
runa ruhen, cismen, hâlen ç›kma-
s›n›n mahiyeti, asl› ve esas›.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye.
hikmet-i miraç:
mirac›n as›l gaye
ve hikmeti.
huzur:
yan, kat, karfl›.
Kab-› Kavseyn:
iki yay mesafesi,
Peygamberimizin miraçta ulaflt›¤›
ve bütün yarat›lanlar› arkas›na
al›p Cenab-› Hakla müflerref oldu-
¤u makam.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
mecma-› enbiya:
peygamberle-
rin topland›¤› yer.
melekût:
göremedi¤imiz ahiret
âlemleri.
Mescid-i Aksâ:
Kudüs’teki mefl-
hur, kutsal mabet.
Mescid-i Haram:
Mekke-i Müker-
reme’de, içinde Kâbe’nin bulun-
du¤u en büyük, mukaddes iba-
det yeri.
mirac-› cüz’î:
çok k›sa zamanda
meydana gelen feri bir yükselifl.
Miraç:
Peygamber Efendimizin,
Cenab-› Hakk›n huzuruna ruhen,
cismen, hâlen ç›kmas› mu’cizesi.
muhit:
her fleyi kuflatan, her fleyi
içine alan.
mülk:
gördü¤ümüz maddî ve cis-
manî âlem, kâinat.
raci:
ait, dönük; ilgisi ve ba¤› olan.
saadet-i ebedîye:
ebedî mutlu-
luk, sonsuz saadet.
semerat:
neticeler, meyveler.
Sidretü’l-Münteha:
yedinci
kat gökte oldu¤u rivayet edi-
len ve Peygamberimizin ulafl-
t›¤› en son makam.
s›rr-› azîm:
büyük s›r.
s›rr-› lüzum:
gereklili¤in s›rr›,
gerekli olma sebebi.
flamil:
kaplayan, içine alan.
taallûk eden:
alâkal› olan, il-
gilendiren.
tavsif:
vas›fland›rma, nitele-
me, bir fleyin mahiyetini ve
özelliklerini anlatma.
tavzif:
vazifelendirme, görev-
lendirme.
umum:
bütün.
usul-u din:
dinin esaslar›, di-
nin temel prensipleri.
vâris-i mutlak:
mutlak mi-
rasç›.
zamir:
ismin yerini tutan keli-
me.
912 | SÖZLER
O
TUZ
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1...,902,903,904,905,906,907,908,909,910,911 913,914,915,916,917,918,919,920,921,922,...1482
Powered by FlippingBook