bütün azasn icat eden bir zat o zerreyi o yerde yerleflti-
rebilir. Ve bilhassa rzk için gelen zerreler, rzk kafilesin-
de seyrüsefer eden o zerreler o kadar hayretfeza bir in-
tizam ve hikmetle seyrüseyahat ederler ve öyle tavrlar-
da, tabakalarda intizamperverâne geçip gelirler ve öyle
fluurkârâne ayak atp hiç flaflrmayarak gele gele tâ be-
den-i zîhayatta dört süzgeçle süzülüp rzka muhtaç aza
ve hüceyratn imdadna yetiflmek için kandaki küreyvat-
hamraya yüklenip bir kanun-u keremle imdada yetiflirler.
Ondan bilbedahe anlafllr ki, flu zerreleri binler muhtelif
menzillerden geçiren, sevk eden, elbette ve elbette bir
Rezzak- Kerîm, bir Hallâk- Rahîmdir ki, kudretine nis-
peten zerreler, yldzlar omuz omuza müsavidirler.
Hem, her bir zerre öyle bir nakfl- sanatta ifller ki, ya
bütün zerratla münasebettar, her birisine ve umumuna
hem hâkim ve hem her birisine ve umumuna mahkûm
bir vaziyette bulunmakla, o hayretfeza sanatl nakfl ve
hikmetnüma nakfll sanat bilir ve icat ederbu ise, bin-
ler defa muhaldir; veya bir Sâni-i Hakîmin kanun-u ka-
der ve kalem-i kudretinden çkan harekete memur birer
noktadr. Nasl ki, meselâ, Ayasofya kubbesindeki tafllar
e¤er mimarnn emrine ve sanatna tâbi olmazlarsa, her
bir tafl, Mimar Sinan gibi dülgerlik sanatnda bir maha-
reti ve sair tafllara hem mahkûm, hem hâkim olmak, ya-
ni Geliniz, düflmemek, sukut etmemek için bafl bafla ve-
rece¤iz diye bir hüküm sahibi olmas lâzmdr; öyle de,
binler defa Ayasofya kubbesinden daha sanatl, daha
hayretli ve hikmetli olan masnuattaki zerreler, Kâinat
aza:
organlar.
beden-i zîhayat:
canl bedeni.
bilbedahe:
apaçk, delile ihtiyaç
duymadan.
dülgerlik:
marangoz ve bina us-
tal¤.
hâkim:
karar veren, hüküm ve-
ren; hükmeden.
Hallâk- Rahîm:
rahmeti ile mah-
lûkat yoktan vücuda çkaran Al-
lah.
hayretfeza:
hayret verici; hayret
veren.
hayretli:
flaflknlk veren.
hikmet:
gaye ve fayda.
hikmetnüma:
hikmetlice.
hüceyrat:
hücreler.
hüküm:
karar.
icat:
var etme, yaratma.
imdat:
yardm.
intizam:
düzen.
intizamperverâne:
düzeni se-
venlere has.
kafile:
yolcular toplulu¤u.
kâinat:
evren, tüm yaratlmfllar.
kalem-i kudret:
kudretin kalemi.
kanun-u kader:
kader kanunu.
kanun-u kerem:
ikram ve ihsan
kanunu.
küreyvat- hamra:
kandaki alyu-
var.
maharet:
beceri, kabiliyet.
mahkûm:
hüküm altnda bulu-
nan; hükmedilen.
masnuat:
sanatl eserler.
menzil:
yer, konak.
mimar:
plan ve proje ile ifl
gören sanatkâr.
muhal:
aklen imkânsz.
muhtaç:
ihtiyaçl.
muhtelif:
çeflitli.
münasebettar:
ilgili, alâkal.
müsavi:
eflit.
nakfl- sanat:
sanatn nakfl.
rahîm:
merhametli, flefkatli.
Rezzak- Kerîm:
rzk kanunu
ile mahlûkatna ikram eden
Allah.
sair:
di¤er.
Sâni-i Hâkim:
her ifli hikmet-
le yapan Allah.
sevk etmek:
göndermek.
seyrüsefer:
gidip gelme.
seyrüseyahat:
yolculuk yap-
trma.
sukut:
düflüfl.
fluurkârâne:
akllca.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerre:
atom, maddenin en
küçük yaps.
902 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ