Sözler - page 892

vazifesinin hitam›nda “Elhamdülillâh” der. Çünkü, bütün
ukulü hayrette b›rakan hikmetli bir cemal-i sanat, fayda-
l› bir hüsnünak›fl göstererek Sâni-i Zülcelâl’in medayihi-
ne bir kaside-i methiye gibi bir eser gösterir. Meselâ, nar
ve m›s›ra dikkat et.
Evet, tahavvülât-› zerrat,
(HAfi‹YE)
âlem-i gayptan olan
her fleyin geçmifl asl›nda ve gelecek neslindeki intizamata
âlem-i gayp:
görmedi¤imiz, fakat
varl›¤› kesin olan ve mahiyeti Al-
lah taraf›ndan bilinen baflka dün-
yalar.
âlem-i flahadet:
görünen âlem,
dünya.
beyanat:
ifadeler.
cemal-i sanat:
sanat›n güzelli¤i.
cihet:
yön.
dair:
ilgili.
desatir:
prensipler, kanunlar.
desatir-i ilm-i ‹lâhî:
Allah’›n ilmi-
nin prensipleri, kanunlar›.
ehl-i tefsir:
Kur’ân-› Kerîm’in mü-
fessirleri, yorumcu bilginler.
elhamdülillâh:
Allah’a hamd ol-
sun.
elhâs›l:
özetle, sonuç olarak.
emr-i ‹lâhî:
Allah’›n emirleri, fer-
man› ve iflleri.
evamir-i ‹lâhiye:
Allah’›n irade ve
emirleri.
evamir-i tekviniye:
Allah’›n ira-
desinin tabiatta tecellisi olan ka-
nunlar.
feyiz:
Allah’›n lütfu olarak verilen
ilham, ilim, bolluk, bereket, irfan,
mübareklik, manevî g›da.
fihriste:
liste, içindekiler.
hakikat:
gerçek.
harekât:
davran›fllar.
hafliye:
dipnot.
hidemat:
hizmetler.
hikmet:
‹lâhî gaye, fayda.
hitam:
son bulma.
hulâsa:
özetle.
hükmünde:
de¤erinde.
hüküm:
karar.
hüsnünak›fl:
nakfl›n zerafeti.
ilm-i ‹lâhî:
Allah’›n her fleyi kufla-
tan ilmi.
‹mam-› Mübin:
her hangi bir fle-
yin tüm özelliklerinin Yarat›c›n›n
ilmindeki plan ve program›n›n
kayd›.
imlâ:
kaideler.
intaç:
sonuçland›rma.
intizamat:
düzen ve nizamlar.
ispat edilmek:
kan›tlanmak.
kader-i ‹lâhî:
Allah’›n meydana
gelecek hâdiseleri olmadan önce
takdir etmesi, plânlamas›.
kaside-i methiye:
övgü fliiri.
kemal-i intizam:
mükemmel dü-
zen.
Kitab-› Mübin:
her hangi bir fle-
yin Yarat›c›n›n ilmindeki plan ve
programa göre gerçekleflme, vü-
cut bulma kayd›.
maksat:
kastedilen fley, gaye.
mazi:
geçmifl.
mebadi:
bafllangݍ.
mecmua:
toplan›lan yer.
mecmua-i desatir:
prensip-
ler, kanunlar mecmuas›.
medayih:
övgüler.
mevcudat:
varl›klar.
muhtelif:
çeflitli.
mücessem:
cisme bürünmüfl,
cisimleflmifl.
mükerrer:
tekrar tekrar.
müstakbel:
gelecek.
nazar:
bak›fl, görüfl.
nev’:
tür, çeflit.
sanatkârâne:
sanatl›ca.
Sâni-i Zülcelâl:
azamet ve
büyüklük sahibi sanatkâr ya-
rat›c› olan Allah.
sevk etmek:
aktarmak, gön-
dermek, ulaflt›rmak.
flecere-i hilkat:
yarat›l›fl a¤a-
c›.
tahavvülât-› zerrat:
atomla-
r›n de¤iflim, dönüflüm ve ha-
reketlili¤i.
tanzim:
düzenleme.
tazammun:
içine alma, ihata
etme.
teflkilât:
yap›, kurulufl.
ukul:
ak›llar.
ünvan:
isim, nam.
vücud-u eflya:
varl›klar›n vü-
cudu, bedeni.
vücud-u zahiri:
görünen var-
l›¤›.
vücut:
var olma.
zaman-› hâl:
içinde bulunu-
lan zaman.
zerrat:
atom, en küçük mad-
de parças›.
zikredilmek:
ifade edilmek,
tekrarlanmak.
ziyade:
çok, fazla.
892 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ
HAfi‹YE:
‹kinci Maksad›n, tahavvülât-› zerrat›n tarifine dair olan uzun
cümlenin hafliyesidir.
Kur’ân-› Hakîm’de
‹mam-› Mübin
ve
Kitab-› Mübin
mükerrer yerlerde
zikredilmifltir. Ehl-i tefsir “‹kisi birdir”; bir k›sm› “Ayr› ayr›d›r” demifller.
Hakikatlerine dair beyanatlar› muhteliftir. Hulâsa, “‹lm-i ‹lâhînin ünvanla-
r›d›r” demifller. Fakat, Kur’ân’›n feyzi ile flöyle kanaatim gelmifl ki:
‹mam-› Mübin
, ilim ve emr-i ‹lâhînin bir nev’ine bir ünvand›r ki, âlem-i
flahadetten ziyade âlem-i gayba bak›yor. Yani, zaman-› hâlden ziyade,
mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, her fleyin vücud-u zahirîsinden zi-
yade asl›na, nesline ve köklerine ve tohumlar›na bakar. Kader-i ‹lâhînin
bir defteridir. fiu defterin vücudu, Yirmi Alt›nc› Sözde, hem Onuncu Sö-
zün hafliyesinde ispat edilmifltir.
Evet, flu
‹mam-› Mübin
, bir nevi ilim ve emr-i ‹lâhînin bir ünvan›d›r. Ya-
ni, eflyan›n mebadileri ve kökleri ve as›llar›, kemal-i intizam ile eflyan›n
vücutlar›n› gayet sanatkârâne intaç etmesi cihetiyle, elbette desatir-i ilm-i
‹lâhînin bir defteriyle tanzim edildi¤ini gösteriyor. Ve eflyan›n neticeleri,
nesilleri, tohumlar›, ileride gelecek mevcudat›n programlar›n›, fihristeleri-
ni tazammun ettiklerinden, elbette evamir-i ‹lâhiyenin bir küçük mecmu-
as› oldu¤unu bildiriyorlar. Meselâ, bir çekirdek, bütün a¤ac›n teflkilât›n›
tanzim edecek olan programlar› ve fihristeleri ve o fihriste ve programla-
r› tayin eden o evamir-i tekviniyenin küçücük bir mücessemi hükmünde
denilebilir.
Elhâs›l:
‹mam-› Mübin, mazi ve müstakbelin ve âlem-i gayb›n etraf›nda
dal budak salan flecere-i hilkatin bir program›, bir fihristesi hükmündedir.
fiu manadaki ‹mam-› Mübin, kader-i ‹lâhînin bir defteri, bir mecmua-i de-
satiridir. O desatirin imlâs›yla ve hükmüyle, zerrat, vücud-u eflyadaki hi-
demat›na ve harekât›na sevk edilir.
1...,882,883,884,885,886,887,888,889,890,891 893,894,895,896,897,898,899,900,901,902,...1482
Powered by FlippingBook