çok nukufl-u misaliye ve çok manidar nüsuc-u levhiyeyi
icat ediyor. Demek, zerreyi tahrik eden, flu makasd- azî-
meyi, flu hikem-i cesimeyi gösteren bir zattr; yoksa, her
bir zerrede günefl gibi bir dima¤ bulunmas lâzm gelir.
Daha bu befl numune gibi belki befl bin hikmetle tah-
rik olunan zerratn tahavvülâtn, o aklsz feylesoflar hik-
metsiz zannetmifller ve hakikatte; biri enfüsî, di¤eri afakî
iki hareket-i cezbekârânede zikir ve tesbih-i lâhî ile Mev-
levî gibi zikreden ve deverana kalkan o zerreleri, kendi
kendine, sersem gibi dönüp oynuyorlar zum etmifller. fl-
te, bundan anlafllyor ki, onlarn ilimleri ilim de¤il, cehil-
dir; hikmetleri, hikmetsizliktir.
Üçüncü Noktada altnc uzun bir hikmet daha söylene-
cektir.
kinci Nokta
Her bir zerrede, Vacibül-Vücudun vücuduna ve vah-
detine iki flahid-i sadk vardr.
Evet, zerre, acz ve cümuduyla beraber, fluurkârâne
büyük vazifeleri yapmakla, büyük yükleri kaldrmakla,
Vacibül-Vücudun vücuduna katî flahadet etti¤i gibi,
harekâtnda nizamat- umumiyeye tevfik-i hareket edip,
her girdi¤i yerde ona mahsus nizamat müraat etmekle,
her yerde kendi vatan gibi yerleflmesiyle Vacibül-Vü-
cudun vahdetine ve mülk ve melekûtun maliki olan Za-
tn ehadiyetine flahadet eder. Yani, zerre kimin ise, gez-
di¤i bütün yerler de onundur.
acz:
zayflk ve güçsüzlük.
afakî:
her fleyin dfla bakan yönü,
dfla dönük.
cehil:
bilgisizlik, cahillik.
cümut:
canszlk.
deveran:
dönmek.
dima¤:
beyinde bulunan akl ve
fluur, kafann içi.
ehadiyet:
her varlkta tecelli
eden birlik delili.
enfüsî:
her fleyin içine bakan yö-
nü, içe dönük.
hakikat:
gerçek.
harekât:
hareketler.
hareket-i cezbekârâne:
atomla-
rn dönerek meydana getirdi¤i
çekim gücü; çekici ve çekim gücü
olan hareketler.
hikem-i cesime:
büyük ve aza-
metli faydalar.
hikmet:
gaye ve fayda.
hikmetsiz:
gayesiz, faydasz.
icat:
var etme, yaratma.
katî:
kesin.
mahsus:
özel.
makasd- azîme:
büyük amaçlar
ve hedefler.
malik:
sahip.
manidar:
anlaml.
melekût:
her fleyin iç ve ruhanî
yönü ve ihtiva etti¤i âlemler.
Mevlevî:
Mevlâna Celâlettin-i Ru-
mînin atomun ve günefl sistemi-
nin hareketinden ilham alarak
gelifltirdi¤i hem kendi etrafnda
hem de liderlerinin çevresinde
dönmesi tarznda.
mülk:
dfl âlemdeki eflya.
müraat:
uyma.
nizamat:
düzen.
nizamat- umumiye:
herkesin
tâbi oldu¤u düzene uyma.
nukufl-u misaliye:
temsilî nakfl-
lar.
numune:
örnek.
nüsuc-u levhiye:
levhalaflmfl,
levha haline getirilmifl dokuma-
lar; dokunmufl, ifllenmifl levhalar.
sersem:
baflbofl.
flahadet:
delil; flahitlik.
flahid-i sadk:
do¤ru flahitler.
fluurkârâne:
akllca.
tahavvülât:
devaml de¤iflim
tahrik:
hareket ettirme.
tesbih-i lâhî:
Allah överek
tesbih etmek.
tevfik-i hareket:
uygun dav-
ranfl.
Vacibül-Vücud:
varl¤ zo-
runlu olan, var olmak için hiç
bir sebebe ihtiyac bulunma-
yan Allah.
vahdet:
birlik.
vücut:
varlk.
Zat:
Allah.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerre:
atom, maddenin en
küçük yaps.
zikir:
Allah anma.
zum:
hayalden ve evhamdan
kaynaklanan yanlfl düflünce.
900 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ