E l c ev ap : Evvelâ
, bütün masnuatn bütün intizama-
tyla ve hikmetleriyle sabit olan Sâniin hikmetiyle bilinir.
Çünkü, en cüzî bir fleye küllî hikmetleri takan bir hik-
met, seyl-i kâinatn içinde en büyük faaliyet gösteren ve
hikmetli nakfllara medar olan harekât- zerrat hikmetsiz
brakmaz. Hem, en küçük mahlûkat, vazifelerinde ücret-
siz, maaflsz, kemalsiz brakmayan bir hikmet, bir hâki-
miyet, en kesretli ve esasl memurlarn, hizmetkârlarn
nursuz, ücretsiz brakmaz.
Saniyen
: Sâni-i Hakîm anasr tahrik edip tavzif ede-
rek (onlara bir ücret-i kemal hükmünde) madeniyat dere-
cesine çkarmasyla ve madeniyata mahsus tesbihatlar
onlara bildirmesiyle; ve madeniyat tahrik ve tavzif edip
nebatat mertebe-i hayatiyesinin makamn vermesiyle;
ve nebatat rzk ederek tahrik ve tavzif ile hayvanat mer-
tebe-i letafetini onlara ihsan etmesiyle; ve hayvanattaki
zerrat tavzif edip rzk yoluyla hayat- insaniye derecesi-
ne çkarmasyla; ve insann vücudundaki zerrat süze sü-
ze tasfiye ve taltif ederek tâ dima¤n ve kalbin en nazik
ve lâtif yerinde makam vermesiyle bilinir ki, harekât-
zerrat hikmetsiz de¤il, belki kendine lâyk bir nevi kema-
lâta koflturuluyor.
Salisen
: Zîhayat cisimlerin zerrat içinde çekirdek ve
tohumdaki gibi bir ksm zerreler öyle manevî bir nura, bir
letafete, bir meziyete mazhar oluyorlar ki, sair zerrelere
ve o koca a¤aca bir ruh, bir sultan hükmüne geçer. flte
azîm bir a¤acn bütün zerrat içinde bir ksm zerrelerin
flu mertebeye çkmalar, o a¤acn tabaka-i hayatnda çok
anasr:
hava, su, flk, toprak gibi
unsurlar; elementler.
azîm:
büyük.
cüzî:
en küçük.
dima¤:
beynin içi, akl ve fluur.
ecza:
en küçük parçalar.
evvelâ:
birincisi.
faaliyet:
hareketlilik.
hâkimiyet:
egemenlik; hükmet-
mek.
harekât- zerrat:
atomlarn hare-
ketleri.
hayat- insaniye:
insan hayat.
hayvanat:
canllar.
hikmet:
fayda ve maslahat.
hikmetsiz:
gayesiz, faydasz.
ihsan:
ikram.
intizamat:
düzen ve nizam.
kemal:
olgunluk, yücelik.
kemalât:
mükemmellikler.
kemalsiz:
kusurlu, noksan.
kesret:
çokluk.
kesretli:
çok fazla, çoklukla.
küllî:
bütüne ait parçalardan ve
fertlerden oluflan; umumî, çok
fazla, bütün.
lâtif:
güzel, hofl.
letafet:
incelik, güzellik.
madeniyat:
madenler.
mahlûkat:
yaratklar.
mahsus:
sadece ona has.
makam:
de¤er, mevki, memuri-
yet yeri.
manevî nur:
manevî aydnlanma.
masnuat:
sanatl maddeler.
mazhar:
eriflme, sahip olma.
medar olmak:
sebep ve vesile ol-
mak, dayanak noktas olmak.
medar:
kaynak, dayanak.
mertebe:
seviye, kademe.
mertebe-i hayatiye:
hayat mer-
tebesi, derecesi.
mertebe-i letafet:
güzelli¤in de-
receleri.
meziyet:
üstün ve de¤erli vasf-
lar.
nakfllar:
süslemeler.
nazik:
incelik.
nebatat:
bitkiler.
nevî:
çeflit.
rzk:
hayatn devam için gerekli
her fley.
sabit olmak:
vaki olmak, kesinlik
kazanmak; do¤rulu¤u ispatlan-
mfl olmak.
sair:
di¤er.
salisen:
üçüncüsü.
Sâni:
her fleyi sanatla yapan Al-
lah.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi belli bir
amaç ve faydaya dönük yaratan
usta; her ifli hikmetle ve sa-
natla yapan Allah.
saniyen:
ikincisi.
seyl-i kâinat:
kâinattaki var-
lklarn bir hedefe gidifli.
tabaka-i hayat:
hayat basa-
maklar.
tahrik:
hareketlilik.
taltif:
yüceltme, iyilik ve lü-
tufta bulunma.
tasfiye:
saflafltrma, arndr-
ma.
tavzif:
vazifelendirme; görev-
lendirme.
tesbihat:
yaratcsn överek
anlatmas.
ücret-i kemal:
çalflmann so-
nucu yükselmesi, olgunlafl-
mas; mükemmellik ücreti.
vücut:
beden.
zerrat:
atomlar, hücreler.
zerre:
atom, maddenin en
küçük yaps.
zîhayat:
canl.
904 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ