Sözler - page 895

binas›na girip iflleyebilir. Hâlbuki, onlar›n teflkilâtlar› ayr›
ayr› tarzdad›r, baflka baflka nizamat› var. Bir incir meyve-
sinin fabrikas›, faraza çuha makinesi gibi olsa, bir nar
meyvesinin fabrikas› da fleker makinesi gibi olacakt›r. Ve
hakeza, o binalar›n, o cisimlerin programlar› birbirinden
baflkad›r. fiimdi flu zerre-i havaiye, bütün onlara girer ve-
ya girebilir ve gayet hakîmâne ve üstadâne yanl›fls›z ola-
rak ifller, vaziyetler al›r. Vazifesi bittikten sonra kalkar gi-
der.
‹flte, müteharrik havan›n müteharrik zerresi, ya neba-
tata ve hayvanata, hatta meyvelerine ve çiçeklerine giy-
dirilen suretlerin, miktarlar›n teflkilât›n›, biçimini bilmesi
lâz›m geldi¤i; veyahut onlar bir bilenin emir ve iradesiy-
le memur olmas› lâz›m geldi¤i gibi:
Sakin toprak, sakin olan her bir zerresi, bütün çiçekli
nebatat›n ve meyvedar a¤açlar›n tohumlar›na medar ve
menfle olmak kabil oldu¤undan, hangi tohum gelse ve o
zerrede, yani misliyet itibar›yla bir zerre hükmünde olan
bir avuç toprakta kendine mahsus bir fabrika ve bütün
levaz›mat›na ve teflkilât›na lâz›m bütün cihazat› bulundu-
¤undan, o zerrede ve o zerrenin kulübeci¤i olan o bir
avuç toprakta eflcar ve nebatat ve çiçekler ve meyveler
enva› adedince muntazam manevî makine ve fabrikalar›
bulunmas›; veyahut mu’cizekâr, her fleyi hiçten icat eder
ve her fleyin her fleyini ve her cihetini bilir bir ilim ve
kudret bulunmas› lâz›md›r, veyahut bir Kadîr-i Mutlak, bir
Alîm-i Külli fiey’in emir ve izniyle, havl ve kuvveti ile o
vazifeler gördürülür.
SÖZLER | 895
O
TUZUNCU
S
ÖZ
irade:
dileme, tercih etme.
kabil:
bir fleyin oluflmas›na kay-
nakl›k etme; mümkün, muhte-
mel, kabul eden.
Kadîr-i Mutlak:
sonsuz ve s›n›rs›z
güç ve kuvvet sahibi Allah.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
levaz›mat:
ihtiyaçlar.
medar:
sebep, vas›ta.
memur:
görevli.
menfle’:
kaynak.
meyvedar:
meyve veren, sonuca
giden.
miktar:
ölçülü bir madde.
misliyet:
bir birinin ayn› olma.
mu’cizekâr:
mu’cizeli.
muntazam:
düzenli.
müteharrik:
hareketli.
nebatat:
bitkiler.
nizamat:
düzenler, kanun hü-
kümleri.
sakin:
durgun.
suret:
flekil.
tarz:
flekil, biçim.
teflkilât:
belli amaca hizmet için
flekilden flekle dönüflerek düzenli
bir birliktelik sa¤lama, teflkiller.
üstadâne:
her fleyi maharetle bi-
lircesine.
vazife:
vaziyet almak:
duruma göre
davranmak.
zerre:
atom, maddenin en küçük
parças›.
zerre-i havaiye:
hava molekülü.
Alîm-i Külli fiey:
her fleyi bi-
len Allah.
cihazat:
azalar, organlar.
cihet:
yön.
çuha:
s›k dokunmufl tüysüz
yün kumafl.
enva’:
canl› türleri, canl› çeflit-
leri.
eflcar:
a¤açlar.
faraza:
var kabul etme.
hakeza:
bunun gibi.
hakîmâne:
hükmedercesine.
havl:
kuvvet.
hayvanat:
canl›lar.
icat:
yaratma, var etme.
1...,885,886,887,888,889,890,891,892,893,894 896,897,898,899,900,901,902,903,904,905,...1482
Powered by FlippingBook