binasna girip iflleyebilir. Hâlbuki, onlarn teflkilâtlar ayr
ayr tarzdadr, baflka baflka nizamat var. Bir incir meyve-
sinin fabrikas, faraza çuha makinesi gibi olsa, bir nar
meyvesinin fabrikas da fleker makinesi gibi olacaktr. Ve
hakeza, o binalarn, o cisimlerin programlar birbirinden
baflkadr. fiimdi flu zerre-i havaiye, bütün onlara girer ve-
ya girebilir ve gayet hakîmâne ve üstadâne yanlflsz ola-
rak ifller, vaziyetler alr. Vazifesi bittikten sonra kalkar gi-
der.
flte, müteharrik havann müteharrik zerresi, ya neba-
tata ve hayvanata, hatta meyvelerine ve çiçeklerine giy-
dirilen suretlerin, miktarlarn teflkilâtn, biçimini bilmesi
lâzm geldi¤i; veyahut onlar bir bilenin emir ve iradesiy-
le memur olmas lâzm geldi¤i gibi:
Sakin toprak, sakin olan her bir zerresi, bütün çiçekli
nebatatn ve meyvedar a¤açlarn tohumlarna medar ve
menfle olmak kabil oldu¤undan, hangi tohum gelse ve o
zerrede, yani misliyet itibaryla bir zerre hükmünde olan
bir avuç toprakta kendine mahsus bir fabrika ve bütün
levazmatna ve teflkilâtna lâzm bütün cihazat bulundu-
¤undan, o zerrede ve o zerrenin kulübeci¤i olan o bir
avuç toprakta eflcar ve nebatat ve çiçekler ve meyveler
enva adedince muntazam manevî makine ve fabrikalar
bulunmas; veyahut mucizekâr, her fleyi hiçten icat eder
ve her fleyin her fleyini ve her cihetini bilir bir ilim ve
kudret bulunmas lâzmdr, veyahut bir Kadîr-i Mutlak, bir
Alîm-i Külli fieyin emir ve izniyle, havl ve kuvveti ile o
vazifeler gördürülür.
SÖZLER | 895
O
TUZUNCU
S
ÖZ
irade:
dileme, tercih etme.
kabil:
bir fleyin oluflmasna kay-
naklk etme; mümkün, muhte-
mel, kabul eden.
Kadîr-i Mutlak:
sonsuz ve snrsz
güç ve kuvvet sahibi Allah.
kudret:
güç, kuvvet, iktidar.
levazmat:
ihtiyaçlar.
medar:
sebep, vasta.
memur:
görevli.
menfle:
kaynak.
meyvedar:
meyve veren, sonuca
giden.
miktar:
ölçülü bir madde.
misliyet:
bir birinin ayn olma.
mucizekâr:
mucizeli.
muntazam:
düzenli.
müteharrik:
hareketli.
nebatat:
bitkiler.
nizamat:
düzenler, kanun hü-
kümleri.
sakin:
durgun.
suret:
flekil.
tarz:
flekil, biçim.
teflkilât:
belli amaca hizmet için
flekilden flekle dönüflerek düzenli
bir birliktelik sa¤lama, teflkiller.
üstadâne:
her fleyi maharetle bi-
lircesine.
vazife:
vaziyet almak:
duruma göre
davranmak.
zerre:
atom, maddenin en küçük
parças.
zerre-i havaiye:
hava molekülü.
Alîm-i Külli fiey:
her fleyi bi-
len Allah.
cihazat:
azalar, organlar.
cihet:
yön.
çuha:
sk dokunmufl tüysüz
yün kumafl.
enva:
canl türleri, canl çeflit-
leri.
eflcar:
a¤açlar.
faraza:
var kabul etme.
hakeza:
bunun gibi.
hakîmâne:
hükmedercesine.
havl:
kuvvet.
hayvanat:
canllar.
icat:
yaratma, var etme.