Hem, madem Fât›r-› Kerîm, düstur-u kerem iktizas›y-
la bir fleye verdi¤i makam› ve kemali, o fleyin müddeti ve
ömrü bitmesiyle, o kemali geriye alm›yor, belki o zîke-
malin meyvelerini, neticelerini, manevî hüviyetini ve ma-
nas›n›, ruhlu ise ruhunu ibka ediyor. Meselâ, dünyada in-
san› mazhar etti¤i kemalât›n manalar›n›, meyvelerini ib-
ka ediyor, hatta müteflekkir bir mü’minin yedi¤i zail mey-
velerin flükrünü, hamdini, mücessem bir meyve-i Cennet
suretinde tekrar ona veriyor. Ve flu hakikatte muazzam
bir “kanun-u rahmet”in ucu görünüyor.
Hem, madem Hallâk-› Bîmisal israf etmiyor, abes iflle-
ri yapm›yor, hatta güz mevsiminde vazifesi bitmifl, vefat
etmifl mahlûklar›n enkaz-› maddiyesini bahar masnuat›n-
da istimal ediyor, onlar›n binalar›nda derç ediyor; elbette,
1
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
ôr
«n
Z o
¢Vr
Qn
’r
G o
?s
ón
Ño
J n
?r
ƒn
j
s›rr›yla
2
o
¿Gn
ƒn
«n
?r
G n
»p
¡n
d n
In
ôp
N'
’r
G n
QGs
ódG s
¿p
Gn
h
iflaretiyle flu dünyada camit,
fluursuz ve mühim vazifeler gören zerrat-› arziyenin el-
bette tafl›, a¤ac›, her fleyi zîhayat ve zîfluur olan ahiretin
baz› binalar›nda derç ve istimali mukteza-i hikmettir.
Çünkü, harap olmufl dünyan›n zerrat›n› dünyada b›rak-
mak veya ademe atmak israft›r. Ve flu hakikatten pek
muazzam bir “kanun-u hikmet”in ucu görünüyor.
Hem, madem flu dünyan›n pek çok âsâr› ve manevi-
yat› ve meyveleri ve cin ve ins gibi mükellefînin mensu-
cat-› amelleri, sahaif-i ef’alleri, ruhlar›, cesetleri ahiret pa-
zar›na gönderiliyor; elbette o semerata ve manalara hiz-
met eden ve arkadafll›k eden zerrat-› arziye dahi vazife
abes:
lüzumsuz.
adem:
yokluk.
ahiret pazar›:
öldükten sonraki
hayatta sergilenme.
asar:
eserler.
camit:
cans›z.
cin:
görmedi¤imiz tüm varl›klar.
derç etmek:
içine koyma.
derç:
yerlefltirme.
düstur-u kerem:
ikram ve ihsan
kanunu.
enkaz-› maddiye:
maddî dökün-
tüler, y›k›nt›lar.
Fât›r-› Kerîm:
ikram› seven yara-
t›c›.
hakikat:
gerçek.
Hallâk-› Bîmisal:
efli ve benzeri
olmayan yarat›c› Allah.
hamd:
Allah’›n verdi¤ine r›za ve
kanaat.
harap:
y›k›lm›fl.
ibka etmek:
ebedîlefltirmek.
iktiza:
gerektirme.
ins:
insanlar.
israf:
gereksiz harcama; savur-
ganl›k.
istimal:
kullanma, çal›flt›rma.
kanun-u hikmet:
her fleyi bir
amaca ve hedefe yöneltme ka-
nunu.
kanun-u rahmet:
rahmet, mer-
hamet kanunu.
kemal:
olgunluk.
mahlûk:
yarat›lm›fl olan.
makam:
her fleyin bulundu¤u
yer, memurluk yeri, mevki.
manalar:
ifade etti¤i anlamlar.
maneviyat:
madde ötesi fleyler.
masnuat:
sanatl› varl›klar.
mazhar:
eriflme, sahip olma.
mensucat-› amel:
varl›klar›n iflle-
rinin, ibadet ve çal›flmalar›n›n do-
kudu¤u fleyler; manzara ve lev-
halar.
meyve-i Cennet:
Cennet meyve-
si.
muazzam:
çok büyük.
mukteza-i hikmet:
hikmetin ge-
re¤i.
mücessem:
cisimleflmifl.
müddet:
süre.
mühim:
önemli.
mükellefîn:
Allah’›n verdi¤i gö-
revleri yapmakla yükümlü olan-
lar.
mü’min:
Allah’a ve ahirete ina-
nan.
müteflekkir:
minnettar, flükre-
den.
ömür:
her varl›¤›n vücuda geldi¤i
andan ölümüne kadar geçen sü-
re.
sahaif-i ef’al:
varl›klar›n fiillerinin
yazd›¤› sayfalar.
semerat:
meyveler.
suret:
biçim, flekil.
s›r:
gizem.
fluursuz:
düflüncesiz.
flükür:
memnuniyet, teflek-
kür.
vefat:
ölmek.
zail:
geçici.
zerrat:
atomlar, zerreler.
zerrat-› arziye:
yeryüzündeki
atomlar.
zîhayat:
canl›lar.
zîkemal:
kemal sahibi.
zîfluur:
ak›ll› ve düflünceli var-
l›klar.
1.
Yeryüzünün baflka bir flekle çevrilece¤i gün. (‹brahim Suresi: 48.)
2.
As›l hayata mazhar olan ise ahiret yurdudur. (Ankebut Suresi: 64.)
906 | SÖZLER
O
TUZUNCU
S
ÖZ