Hem, hayat o kadar nezih ve temizdir ki, iki veçhi, ya-
ni mülk ve melekûtiyet vecihleri temizdir, paktr, fleffaftr.
Dest-i kudret, esbabn perdesini vazetmeyerek, do¤ru-
dan do¤ruya mübafleret ediyor. Fakat, sair fleylerdeki
umur-u hasiseye ve kudretin izzetine uygun gelmeyen
nâpak keyfiyat- zahiriyeye menfle olmak için, esbab- za-
hiriyeyi perde etmifltir.
E l hâ s l
: Denilebilir ki, hayat olmazsa, vücut vücut
de¤ildir, ademden fark olmaz. Hayat, ruhun ziyasdr;
fluur, hayatn nurudur. Madem ki, hayat ve fluur bu kadar
ehemmiyetlidirler; ve madem flu âlemde bilmüflahede bir
intizam- kâmil-i ekmel vardr ve flu kâinatta bir itkan-
muhkem, bir insicam- ahkem görünüyor; madem flu bî-
çare periflan küremiz, sergerdan zeminimiz bu kadar
haddühesaba gelmez zevilhayat ile, zevilervah ile ve
zevilidrak ile dolmufltur, elbette sadk bir hads ile ve katî
bir yakîn ile hükmolunur ki, flu kusûr-i semaviye ve flu
büruc-u samiyenin dahi kendilerine münasip zîhayat, zî-
fluur sekeneleri vardr. Balk suda yaflad¤ gibi; güneflin
ateflinde dahi, o nuranî sekeneler bulunur. Nâr, nuru
yakmaz; belki, atefl fl¤a medet verir.
Madem kudret-i ezeliye, bilmüflahede, en adî madde-
lerden, en kesif unsurlardan hadsiz zîhayat ve zîruhu
halk eder ve gayet ehemmiyetle madde-i kesifeyi hayat
vastasyla madde-i lâtifeye çevirir ve nur-u hayat her
fleyde kesretle serpiyor ve fluur ziyasyla ekser fleyleri yal-
dzlyor; elbette, o Kadîr-i Hakîm, bu kusursuz kudretiy-
le, bu noksansz hikmetiyle, nur gibi, esîr gibi, ruha
SÖZLER | 823
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
insicam- ahkem:
sa¤lam bir s-
ralama ve düzenleme.
intizam kâmil-i ekmel:
tam ve
çok mükemmel bir düzenlilik.
itkan- muhkem:
sa¤lam ve pü-
rüzsüz.
izzet:
fleref, yücelik.
Kadîr-i Hakîm:
her fleyi hikmetle
yaratan ve her fleye kudreti ye-
ten, Allah.
kâinat:
evren, bütün âlemler,
varlklar.
kesif:
kat, yo¤un.
kesret:
çokluk.
keyfiyat- zahiriye:
görünüflteki
hâller.
kudret:
güç, kuvvet.
kudret-i ezeliye:
Allahn ezelî
sonsuz kudreti.
kusur-u semaviye:
gök saraylar.
madde-i kesife:
yo¤un, kat
madde.
madde-i lâtife:
cismanî olmayan.
medet:
inayet.
melekûtiyet:
bir fleyin iç yüzü.
menfle:
kaynak.
mübafleret:
temas.
mülk:
bir fleyin dfl, görünen yü-
zü.
münasip:
uygun.
nâpak:
temiz olmayan.
nâr:
atefl.
nezih:
temiz.
noksan:
eksiklik.
nur:
aydnlk.
nuranî:
nurlu, parlak.
nur-u hayat:
hayatn nuru.
pak:
temiz.
sadk:
do¤ru.
sair:
di¤er.
sekene:
sakin olan, oturan, yerli.
sakin olanlar, yerleflmifl olanlar.
sergerdan:
sersem, bafl dönmüfl,
flaflkn.
fleffaf:
saydam.
fluur:
anlayfl, bilinç, idrak.
umur-u hasise:
ufak ve de¤ersiz
ifller.
unsur:
madde, esas, kök.
vasta:
araç.
vazetmek:
koymak, yerlefltir-
mek.
vecih:
yön.
vücut:
var olma, varlk.
yakîn:
kesin bilme, flüphesiz, ke-
sin ve sa¤lam bilgi.
yaldz:
altn, gümüfl ve bunlarn
taklidi olan madde.
zemin:
dünya, yeryüzü.
zevilervah:
ruh sahipleri.
zevilhayat:
canllar.
zevilidrak:
idrak sahipleri.
zîhayat:
hayat sahibi, canl.
zîruh:
ruh sahibi.
zîfluur:
fluurlu, anlayfl sahibi.
ziya:
flk.
adem:
yokluk.
adî:
basit, de¤ersiz.
âlem:
dünya, cihan.
bîçare:
çaresiz, zavall.
bilmüflahede:
gözle görür fle-
kilde.
büruc-u samiye:
gökyüzü-
nün burçlar.
dest-i kudret:
kudret eli.
ehemmiyet:
önemli olma,
de¤erlilik.
ekser:
en çok.
elhâsl:
sonuç olarak, özetle.
esbap:
nedenler, sebepler.
esbap- zahiriye:
görünüflteki
sebepler.
esîr:
kâinattaki boflluklar dol-
duran, havadan hafif olup s
ve fl¤ nakleden cevher.
gayet:
son derece.
haddühesap:
snr ve hesap.
hads-i katî:
kesin bilgi, sezgi,
sezifl.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
halk:
yaratma, yaratfl.
hayat:
dirilik, canllk. yaflam.
hikmet:
kâinattaki ve yarat-
lfltaki lâhî gaye.
hüküm:
karar.