Sözler - page 833

ediyor; öyle de, koca bir a¤ac›n hey’et-i umumiyesiyle
gayet muntazam bir vazife-i f›triyesi ve ubudiyeti vard›r.
Nas›l bir a¤aç yaprak, meyve ve çiçeklerinin kelimat› ile
bir tesbihat› var; öyle de, koca semavat denizi dahi ke-
limat› hükmünde olan günefller, y›ld›zlar ve aylar› ile Fâ-
t›r-› Zülcelâl’ine tesbihat yapar ve Sâni-i Zülcelâl’ine
hamd eder ve hakeza, mevcudat-› hariciyenin her biri,
sureten camit, fluursuz iken, gayet hayatkârâne ve fluur-
darâne vazifeleri ve tesbihatlar› vard›r. Elbette, nas›l me-
lâikeler bunlar›n âlem-i melekûtta mümessilidirler, tes-
bihatlar›n› ifade ederler; bunlar dahi âlem-i mülk ve
âlem-i flahadette o melâikelerin timsalleri, haneleri, mes-
citleri hükmündedirler.
Yirmi Dördüncü Sözün Dördüncü Dal›nda beyan edil-
di¤i gibi, flu saray-› âlemin Sâni-i Zülcelâl’i, o saray için-
de istihdam etti¤i dört k›s›m amelenin birincisi melâike
ve ruhanîlerdir. Madem nebatat ve cemadat bilmeyerek
ve bir bilenin emrinde gayet mühim, ücretsiz hidematta-
d›rlar. Ve hayvanat, bir ücret-i cüz’iye mukabilinde, bil-
meyerek gayet küllî maksatlara hizmet ediyorlar. Ve in-
san, müeccel ve muaccel iki ücret mukabilinde o Sâni-i
Zülcelâl’in makas›d›n› bilerek tevfik-i hareket etmek ve
her fleyde nefislerine de bir hisse ç›karmak ve sair hade-
melere nezaret etmekle istihdam edilmeleri, bilmüflahe-
de görünüyor. Elbette dördüncü k›s›m, belki en birinci k›-
s›m olan hizmetkârlar, ameleler bulunacakt›r. Hem insa-
na benzer ki, o Sâni-i Zülcelâl’in makas›d-› külliyesini bi-
lir bir ubudiyetle tevfik-i hareket ederler. Hem insan›n
SÖZLER | 833
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
hidemat:
hizmetler, vazifeler.
hisse:
pay, nasip.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
istihdam:
çal›flt›rma.
kelimat:
kelimeler, sözler.
küllî:
genel, büyük.
makas›d:
maksatlar, gayeler.
makas›d-› külliye:
büyük ve
kapsaml› maksatlar.
maksat:
istenilen fley.
melâike:
melekler.
mescit:
cami, ibadet edilecek yer.
mevcudat-› haricîye:
d›fl varl›k-
lar.
muaccel:
acele olunmufl.
mukabil:
karfl›, karfl›l›k.
muntazam:
düzenli, tertipli.
müeccel:
sonraya b›rak›lm›fl, er-
telenmifl.
mühim:
önemli.
mümessil:
temsilci.
nebatat:
bitkiler.
nefis:
hayat, ruh, can.
nezaret:
gözetme.
ruhanî:
ruh ile ilgili, gözle görül-
meyen varl›klar, melekler ve cin-
ler.
sair:
di¤er, baflka.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
saray-› âlem:
dünya saray›, kâ-
inat.
semavat:
gökler.
sureten:
görünüfl itibar›yla, flekil
bak›m›ndan.
fluur:
idrak, bilinç.
fluurdarâne:
fluurlu bir flekilde.
tesbihat:
Cenab-› Hakk›n bütün
noksan s›fatlardan uzak ve bütün
kemal s›fatlara sahip oldu¤unu
ifade eden sözler.
tevfik-i hareket:
uygun davra-
n›flta bulunma; uygun hareket.
ubudiyet:
kulluk.
ücret-i cüz’iye:
az bir ücret.
vazife-i f›trîye:
yarat›l›fl vazifesi.
âlem-i melekût:
ruhlar ve
melekler âlemi.
âlem-i mülk:
görünen âlem.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz âlem, kâinat.
beyan:
bildirme, izah.
bilmüflahede:
gözle görür fle-
kilde.
camit:
ruhsuz, cans›z.
cemadat:
cans›zlar.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi ve benzeri ol-
mayan fleyleri yaratan Allah .
gayet:
son derece, nihayet.
hademe:
hizmetçiler.
hakeza:
böylece.
hamd:
methetme, övme, yü-
celtme.
hane:
ev, mesken.
hayatkârâne:
canl› bir flekil-
de.
hayvanat:
hayvanlar.
hey’et-i umumîye:
genel du-
rum.
1...,823,824,825,826,827,828,829,830,831,832 834,835,836,837,838,839,840,841,842,843,...1482
Powered by FlippingBook