Manas fludur ki: Melâikenin ibadat, hem gayet mun-
tazamdr, mükemmeldir, hem gayet küllîdir, genifltir.
Ve flu hakikatin sureti ise fludur ki: Baz büyük mevcu-
dat- cismaniye vardr ki, krk bin bafl, krk bin tarz ile ve-
zaif-i ubudiyeti yapar. Meselâ, sema günefllerle, yldzlar-
la tesbihat yapar. Zemin, tek bir mahlûk iken, yüz bin
bafl ile, her baflta yüz binler a¤z ile, her a¤zda yüz bin-
ler lisan ile vazife-i ubudiyeti ve tesbihat- Rabbaniyeyi
yapyor. flte, küre-i arza müekkel melek dahi, âlem-i me-
lekûtta flu manay göstermek için öyle görülmek lâzm-
dr. Hatta, ben mutavasst bir badem a¤ac gördüm ki,
krka yakn, bafl hükmünde büyük dallar var. Sonra bir
dalna baktm; krka yakn, dili hükmünde küçük dallar
var. Sonra, o küçük dalnn bir diline baktm; krk çiçek
açmfltr. O çiçeklere nazar- hikmetle dikkat ettim; her
bir çiçek içinde krka yakn incecik, muntazam püskülle-
ri, renkleri ve sanatlar gördüm ki, her biri Sâni-i Zülce-
lâlin ayr ayr birer cilve-i esmasn ve birer ismini okut-
turuyor. flte hiç mümkün müdür ki, flu badem a¤acnn
Sâni-i Zülcelâli ve Hakîm-i Zülcemali, bu camit a¤aca
bu kadar vazifeleri yükletsin; onun manasn bilen, ifade
eden, kâinata ilân eden, dergâh- lâhiyeye takdim eden,
ona münasip ve ruhu hükmünde bir melek-i müekkeli
ona bindirmesin?
Ey arkadafl! fiuraya kadar beyanatmz, kalbi kabule
ihzar etmek ve nefsi teslime mecbur etmek ve akl izana
getirmek için bir mukaddeme idi. E¤er o mukaddemeyi
bir derece fehmettin ise, melâikelerle görüflmek istersen,
SÖZLER | 835
Y
RM
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
lisan:
dil.
mahlûk:
yaratk, yaratlmfl.
mana:
anlam.
melâike:
melekler.
melek:
Allahn nurdan yaratt¤
manevî varlklar.
melek-i müekkel:
belirli bir göre-
vi olan melek.
mevcudat- cismaniye:
maddî
vücudu olan varlklar.
mukaddeme:
bafllangç, girifl.
muntazam:
düzenli.
mutavasst:
orta hâlli.
müekkel:
vekil tayin edilmifl gö-
revli.
münasip:
uygun.
nazar- hikmet:
hikmet gözüyle,
hikmetini anlamak için bakmak.
nefsi teslime mecbur:
kiflinin
mücadeleden vazgeçip do¤ruyu
kabul etmek zorunda kalmas.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi, her fleyi sanatla yaratan
Allah.
sema:
gökyüzü, gök.
suret:
biçim, flekil.
takdim:
arz etme, sunma.
tesbihat:
Cenab- Hakkn bütün
noksan sfatlardan uzak ve bütün
kemal sfatlara sahip oldu¤unu
ifade eden sözler.
tesbihat- Rabbaniye:
Allaha ya-
plan zikir, tesbih ve dualar.
vazife:
ödev, görev.
vezaif-i ubudiyet:
kulluk görev-
leri.
zemin:
yer, yeryüzü.
âlem-i melekût:
ruhlar ve
melekler âlemi.
beyanat:
açklamalar.
camit:
ruhsuz, cansz.
cilve-i esma:
Allahn isimleri-
nin varlklardaki eseri, görün-
tüsü.
dergâh- lâhiye:
Allahn yü-
ce kat, huzuru.
fehim:
anlama.
hakikat:
gerçek.
Hakîm-i Zülcemal:
sonsuz
güzellik sahibi olan ve her fle-
yi hikmetle yaratan, Allah.
hükmünde:
yerinde, de¤erin-
de.
ihzar:
hazrlama.
izan:
kesin flekilde inanma.
kâinat:
bütün âlemler, varlk-
lar.
küllî:
umumî, genel.
küre-i arz:
dünya, yer küre.