Sözler - page 838

E¤er, “Evet” diye bunlar› da ispat etse, o vakit bu me-
selenin hiçbir cihette, hiçbir köflesinde bir delik, bir men-
fez kalmaz ki, flek ve flüphe ve vesvese girebilsin.
‹flte flu temsil gibi, dünya saray›n›n, flu kâinat flehrinin
tahrip ve tamiri için muktazi var; fail ve ustas› muktedir.
Tahribi mümkün ve vaki olacak, tamiri mümkün ve vaki
olacakt›r.
‹flte flu meseleler, Birinci Esastan sonra ispat edilecek-
tir.
Birinci Esas
Ruh, kat’iyen bâkîdir. Birinci Maksattaki melâike ve
ruhanîlerin vücutlar›na delâlet eden hemen bütün delil-
ler, flu meselemiz olan beka-i ruha dahi delildirler. Bence
mesele o kadar kat’îdir ki, fazla beyan abes olur. Evet, flu
âlem-i berzahta, âlem-i ervahta bulunan ve ahirete git-
mek için bekleyen hadsiz ervah-› bâkiye kafileleri ile bi-
zim mabeynimizdeki mesafe o kadar ince ve k›sad›r ki,
bürhan ile göstermeye lüzum kalmaz. Haddühesaba gel-
meyen ehl-i keflfin ve fluhudun onlarla temas etmeleri,
hatta ehl-i keflfelkuburun onlar› görmeleri, hatta bir k›-
s›m avam›n da onlarla muhabereleri ve umumun da rü-
ya-i sad›kada onlarla münasebet peyda etmeleri, muzaaf
tevatürler suretinde âdeta beflerin ulûm-u mütearifesi
hükmüne geçmifltir. Fakat flu zamanda maddiyyun fikri
herkesi sersem etti¤inden, en bedihî bir fleyde zihinlere
vesvese vermifl. ‹flte flöyle vesveseleri izale için hads-i
kalbînin ve iz’an-› aklînin pek çok menbalar›ndan bir
Mukaddime ile Dört Menba›na iflaret edece¤iz.
abes:
bofluna, faydas›z.
âdeta:
sanki.
ahiret:
öbür dünya, ebedî hayat.
âlem-i berzah:
kabir âlemi.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi, insa-
n›n dünyaya gelmeden önceki
âlem.
avam:
normal halk, ilim irfan› az
olan halk tabakas›.
bâkî:
devaml›, kal›c›.
bedihî:
aç›k.
beka-i ruh:
ruhun ölümsüzlü¤ü.
befler:
insan.
bürhan:
delil, kan›t.
cihet:
yön, taraf.
delâlet:
delil olma, iflaret etme.
delil:
flahit, belge, tan›k.
ehl-i keflfelkubur:
kabir ehlinin
hâlini gören velî kullar.
ehl-i keflif:
baz› s›rlar›, baz› haki-
katleri, Cenab-› Hakk›n lütuf ve
ihsan› ile bilen velîler.
ervah-› bâkiye:
ebedî olan ruh-
lar.
esas:
as›l, temel, kök.
fail:
ifli yapan.
haddühesap:
s›n›r ve hesap.
hads-i kalbî:
insan›n kalbinden
geçen sezgi.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hükmünde:
yerine geçmek.
ispat:
kan›tlama
.
izale:
giderme.
iz’an-› aklî:
aklen anlama, kabul
etme.
kafile:
topluluk, gurup.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kat’î:
kesin.
kat’iyen:
kesin olarak, kesinlikle.
lüzum:
gerekme.
mabeyn:
aras›nda.
maddiyyun:
materyalist, her fleyi
maddeyle aç›klayan kimseler.
melâike:
melekler.
menba:
kaynak.
menfez:
delik, pencere.
mesele:
önemli ifl, problem.
muhabere:
haberleflme.
mukaddime:
bafllangݍ, girifl.
muktazi:
gerekçe, gereklilik.
muzaaf:
kat kat, katmerli.
münasebet:
uygunluk.
peyda:
kazanmak, oluflmak.
ruhanî:
ruhla ilgili, gözle görül-
meyen, varl›klar.
rüya-i sad›ka:
do¤ru rüya.
suret:
flekil, biçim.
flek:
flüphe, tereddüt.
fluhut:
flahit olma, görme.
flüphe:
kuflku, tereddüt.
tahrip:
harap etme, y›kma.
temas:
de¤me, dokunma.
temsil:
k›yaslama tarz›nda
benzetme, analoji.
tevatür:
hadis rivayetinde
yalan söylemelerini akl›n ka-
bullenemeyece¤i kadar say›
ve sa¤laml›ktaki bir topluluk
taraf›ndan aktar›lan haber.
ulûm-u mütearife:
herkesin
bildi¤i ve tan›nm›fl olan ilim-
ler.
umum:
hep, bütün.
vaki:
olmufl, meydana gel-
mifl.
vesvese:
kuruntu, kuflku;
flüphe, tereddüt.
vücut:
varl›k.
838 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
1...,828,829,830,831,832,833,834,835,836,837 839,840,841,842,843,844,845,846,847,848,...1482
Powered by FlippingBook